23 Şubat 2019
15 Şubat 2019
Çaresizlik Öğrenciliği
"Öğrenilmiş çaresizlik" hakkında yazılı düşünürken...
Bu iki sözcüğü yan yana duyduğumda, tam tarif edemeyeceğim buruk hisler duyuyorum. Buruk kelimesi de çok yeterli sayılmayabilir, buna hüzünlü başka birtakım hisleri de eklemem gerekir. Bu sözcükleri duyduğumda bu iç burkan hislerle birlikte, bu sözcüklerle ilk tanıştığım genç yıllarımdan bu yana zihnimin kaydettiği görüntüler canlanıyor gözümde. Bu görüntüler, bu kavram hakkında çeşitli psikoloji makaleleri okurken gördüğüm deney görüntülerinden ibaret de değil. Çocukluğumdan bu yana gördüğüm ve zihnime kazınan bazı anların, olayların, seslerin bu sözcüklerle birleşerek arşivlenmesi durumu diyebilirim. Adına seçmeli denerek içi boşaltılmış psikoloji derslerinin dandik kitap sayfalarında beliren "küçücük bir kazığa ayağından bağlanmış fil ya da plastik sandalyeye bağlı duran at" görsellerini katmerleyen olayların üzerimize kurulan endüstriyel üretim parkurundan arka arkaya geçmesi değil midir yaşam?! İnsanın üretip geliştirdiği en korkunç şeylerden biridir çaresizlik eğitmenliği. Sandalyeye bağlı duran at resmine bakarak ata acıması insanın sefaletidir. Atın oradaki "aptallığına" üzülen zihin, öğrenilen çaresizliğe atıfta bulunur. Oysa atın uysallığını sömürerek çaresizlik öğreten o kara zihin hiç ele alınmaz. Öğrenilmiş çaresizlikte bile suçlu; öğreten değildir. Ve biz bunu tanımlarken bile edilgen sıfatlı tamlama kullanırız. Çünkü sıfatın bile içine edilmiştir.
Bu iki sözcüğü yan yana duyduğumda, tam tarif edemeyeceğim buruk hisler duyuyorum. Buruk kelimesi de çok yeterli sayılmayabilir, buna hüzünlü başka birtakım hisleri de eklemem gerekir. Bu sözcükleri duyduğumda bu iç burkan hislerle birlikte, bu sözcüklerle ilk tanıştığım genç yıllarımdan bu yana zihnimin kaydettiği görüntüler canlanıyor gözümde. Bu görüntüler, bu kavram hakkında çeşitli psikoloji makaleleri okurken gördüğüm deney görüntülerinden ibaret de değil. Çocukluğumdan bu yana gördüğüm ve zihnime kazınan bazı anların, olayların, seslerin bu sözcüklerle birleşerek arşivlenmesi durumu diyebilirim. Adına seçmeli denerek içi boşaltılmış psikoloji derslerinin dandik kitap sayfalarında beliren "küçücük bir kazığa ayağından bağlanmış fil ya da plastik sandalyeye bağlı duran at" görsellerini katmerleyen olayların üzerimize kurulan endüstriyel üretim parkurundan arka arkaya geçmesi değil midir yaşam?! İnsanın üretip geliştirdiği en korkunç şeylerden biridir çaresizlik eğitmenliği. Sandalyeye bağlı duran at resmine bakarak ata acıması insanın sefaletidir. Atın oradaki "aptallığına" üzülen zihin, öğrenilen çaresizliğe atıfta bulunur. Oysa atın uysallığını sömürerek çaresizlik öğreten o kara zihin hiç ele alınmaz. Öğrenilmiş çaresizlikte bile suçlu; öğreten değildir. Ve biz bunu tanımlarken bile edilgen sıfatlı tamlama kullanırız. Çünkü sıfatın bile içine edilmiştir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)