Tartışmadan konuşmak,
şüphelenmeden tartışmak,
iftira atmadan şüphelenmek.
Însan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Însan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
25 Aralık 2017
14 Ocak 2016
Rahman'ın adıyla...
Kur'an ı Kerim - Yunus Suresi 19-23. from Oku Rabbini on Vimeo.
Yunus 19-23.
El açılıp dua edilecek olan Kainatın Tek Efendisi, din adına vahyinden başka kaynakları reddetmemizi emreden, canlı cansız tüm alemlerin Yüce Rabbi Rahman'ın adıyla.
•İnsanlar tek ümmetti, sonra ayrıldılar.
Rabbinden daha önce bir söz verilmemiş olsaydı;
ayrılığa düştükleri konuda aralarında hüküm verilirdi.
•Ve Diyorlar ki: Rabbi O'ndan gösterge indirmeli!
Öyleyse de ki:
-kendisinin bilinmeyeni Ancak Allah'ındır,
hazırolun ben de sizinle birlikte hazırım.
•Ve İnsanlara şefkaliliğimizden tattırdığımızda
sıkıntılarının ardından
hemen göstergelerimize düzanbazlık ederler.
De ki:
-Allah düzen kurmada seridir.
Şüphesiz elçilerimiz onların tüm düzenbazlıklarını
kaydediyorlar.
•O'dur ki; sizi gezindirir kıyıda
ve denizde hatta bulunduğunuz gemide...
Ve onlara tatlı bir esinti çeker ve onunla ferahlatır...
Tarafından esintiyle fırtınayı getirdiğimizde
ve dalgalar tüm mekanlara çevrelendiğinde,
düşünürler ki bu bizi kaplıyacak!
Çağrıları sadece Allah'a has içtenlikle
kendisine borçlanırlar:
"Eğer bize bunun için yetişirsen
kesinlikle teşekkür edenlerden olacağız". derler.
•Fakat onlara yetiştiğimizde,
arzuladıkları dünya hakkın dışındadır.
Ey insanlar ihtiras ettiğiniz dünya hayatının metaları
sizin aleyhinizedir,
sonra tüm yaptıklarınızı size iletmek için
bize döneceksiniz.
-Elbette allah doğru söyler.
Yunus 19-23.
El açılıp dua edilecek olan Kainatın Tek Efendisi, din adına vahyinden başka kaynakları reddetmemizi emreden, canlı cansız tüm alemlerin Yüce Rabbi Rahman'ın adıyla.
•İnsanlar tek ümmetti, sonra ayrıldılar.
Rabbinden daha önce bir söz verilmemiş olsaydı;
ayrılığa düştükleri konuda aralarında hüküm verilirdi.
•Ve Diyorlar ki: Rabbi O'ndan gösterge indirmeli!
Öyleyse de ki:
-kendisinin bilinmeyeni Ancak Allah'ındır,
hazırolun ben de sizinle birlikte hazırım.
•Ve İnsanlara şefkaliliğimizden tattırdığımızda
sıkıntılarının ardından
hemen göstergelerimize düzanbazlık ederler.
De ki:
-Allah düzen kurmada seridir.
Şüphesiz elçilerimiz onların tüm düzenbazlıklarını
kaydediyorlar.
•O'dur ki; sizi gezindirir kıyıda
ve denizde hatta bulunduğunuz gemide...
Ve onlara tatlı bir esinti çeker ve onunla ferahlatır...
Tarafından esintiyle fırtınayı getirdiğimizde
ve dalgalar tüm mekanlara çevrelendiğinde,
düşünürler ki bu bizi kaplıyacak!
Çağrıları sadece Allah'a has içtenlikle
kendisine borçlanırlar:
"Eğer bize bunun için yetişirsen
kesinlikle teşekkür edenlerden olacağız". derler.
•Fakat onlara yetiştiğimizde,
arzuladıkları dünya hakkın dışındadır.
Ey insanlar ihtiras ettiğiniz dünya hayatının metaları
sizin aleyhinizedir,
sonra tüm yaptıklarınızı size iletmek için
bize döneceksiniz.
-Elbette allah doğru söyler.
18 Aralık 2015
Tourag'e Selam
Tamikrest "Outamachek" (in english)
Oh my Allah, You who sees all things,
You who have power and strength,
help the Touareg.
Since the beginning of existence,
he lives in barren regions
with no means.
He watches a world in movement
evolving beyond him,
while he remains trapped in ignorance....
19 Haziran 2012
11 Mart 2012
08 Şubat 2012
27 Ocak 2012
30 Aralık 2011
03 Aralık 2011
02 Mayıs 2011
16 Şubat 2011
30 Mart 2010
Bjorn Lynne

31 Aralık 1966 Norveç doğumlu, ses mühendisi ve müzisyen. 1991 yılında aktif olarak müzikal üretime geçmiştir. Ses mühendisliğinin bir yansıması olarak mesleki anlamda demoscene alanlarda adını duyurmuş ve o çevrede daha çok bilinmiştir. ; "Dr Awesome", "Dr Awesome/Crusaders" ve "Divinorum" adları altında çeşitli çalışmalar yapmış, 1980 - 90 larda bazı amiga oyunlarının müziklerini yapmıştır. Birçokları, kendisini adını bilmeden dinlemiş ya da duymuştur. 1995 yılı civarında, bilgisayar oyun müzikleri konusunda çalışmalara daha da yoğunlaşmış ve İngiltere 'ye geçerek, bir oyun şirketi olan Team17 için çalışmaya başlamış. Bu dönemde kişisel albümler de çıkarmaya başlayan Lynne 'in, tam olarak belli bir tarzı bulunmamakla birlikte, progressive, senfonik ve new age çevresinde gezinen müzikal bir yapısı vardır. 50 ye yakın PC oyununun müziklerini ve kişisel 20 albümü ve çeşitli demoları bulunmaktadır. 2005 'de Norveç ' e evine geri dönen Lynne, bir plazma tv dükkanı işletmektedir. O günden bu yana, halen kişisel çalışmalarına ve hayatına mütevazi bir şekilde devam etmektedir. Her albümü, detaylı çalışmalar içeren oldukça başarılı eserlerdir.
Sağ sütunda Serdivence Radyo bölümünde kendisiyle ilk tanıştığım parçası bulunmakta...
24 Şubat 2010
Benjamin 'in Çalgısı "Cam Armonika"

Yıldırımsavar (Paratoner), Franklin sobası, Bifokal gözlük, esnek idrar kateteri 'nin mucidi Benjamin Franklin 'in (1706 - 1790) (yalnızca iki yıl okul okumuştur) muhteşem buluşlarından biri de glass harmonica (cam armonika).
Benjamin Franklin, 1757 'de Amerika 'dan İngiltere / Londra 'ya görevli olarak gönderildiğinde, hayatının hemen her zamanını meşgul ve dolu geçiren kendisi bu dönemi de, Londra 'nın tüm kültürel olanaklarından yararlanarak geçirmeye kararlıydı. Konserlere gidiyor, sergileri dolaşıyor, geri kalan zamanını kütüphanelerde geçiriyordu. Bir gece arkadaşlarının davetiyle, o dönemin amatör bir müzisyeni olan Richard Puckridge 'in konserine gitti. O dönemlerde Avrupa 'da popüler olan, içlerine farklı miktarlarda su koyularak farklı sesler ve notaların elde edildiği, kristal şarap bardaklarıyla yapılan bir müzik göterisiydi bu. Bu bardak setine "müzikli bardaklar" ve/veya "şarkı söyleyen bardaklar" denildiğini öğrendi.
Bu amatör gösterilerden, duyduğu bu sihirli seslerden keyif almaktan öte, çok etkilenen Benjamin Franklin, kısa bir süre içinde bu konuya da bilimsel düşünceler üretip, bu bardak setini bütünleşik bir enstrümana nasıl dönüştürülebileceğini tasarlamaya koyuldu.
Projesinin ilk adımı olarak bir cam ustası ile birlikte çalışma kararı aldı. Yarım küre biçiminde ve her biri biribirinden farklı büyüklük ve kalınlıklarda bir çok cam kaplar hazırlattı. Bu aşama, tahmin edilir ki, bir çok denemeler, uzun çalışmalar, sil baştan durumları kapsayan, hesaplamaların ve denemelerin arka arkaya devam ettiği birkaç yıla tekabül ederek devam etti.
Son aşamalara gelindiğinde, denemeler, hesaplar, imalatlar ve dinlemeler sonucu, 37 tane yarım küre biçiminde biribirinden hesaplı farklı büyüklük ve kalınlıklarda yaptıkları sodyum veya kurşun karışımlı cam kapların ortasına bir delik açarak, demir bir çubuğun üzerine büyükten küçüğe doğru, dikey bir biçimde yanyana monte ettiler. Bir camın konik kenarı diğerinin üzerini örtüyor ama dokunmuyordu. Birbirlerine değmemeleri için de camlar arasına mantar tıpalar koyularak, gövde demiri üzerinde sağlamlaştırıldı. Hangi yarımküreden hangi nota elde edildiğinin anlaşılabilmesi için, farklı renklerde boya (veya kurşunlu boya ?) ile şeritler çekerek bir çeşit kodlama yapıldı. Ahşap bir tezgaha monte edilmiş sistemde, cam kürelerin dizli durduğu demir çubuk, ayak pedalı ile çevrilen (eski dikiş makineleri mantığı) bir tekere bağlandı. Pedala basınca dönen büyük tekerin, etkisiyle demir çubuk ve üzerindeki cam küreleri hızla çeviriyordu. İyi bir devinimde dönen camların kenarlarına ıslak parmak dokunuşlarıyla istenilen dizilimde ve çok derin tınılar, notalar çıkıyordu. 1761 yılında enstrüman tamamlanmıştı. Bu enstrümana kendisi, glass harmonica (cam armonika) adını vermiştir. Nedeni ise armoni ya da harmoni, sözlük anlamı olarak, çeşitli sesler arasındaki kulağa hoş gelen uyum demekti.
Cam armonika 18 inci yüzyılın çok popüler bir enstrümanı oldu. Benjamin Franklin, bu yeni buluşu enstrümanı yolculuklarında yanında taşıyor, gittiği yerlerde dostlarına ufak konserler veriyor, enstrümanı tanıtıyordu. Sonraki yıllarda, kurşun bazlı cam yerine saf kristal camlar kullanarak, çok daha derin, temiz sesler elde ederek enstrümanı geliştirmiştir.
Amerikan Devrimi sırasında Fransa'yı ziyaret eden, Benjamin Franklin, 'cam armonika'yı ünlü besteciler Ludwig van Beethoven ve Wolfgang Amadeus Mozart'a tanıtmıştı. Her iki besteci de sonraki dönemde cam armonika için besteler yaptılar.

Cam armonika, farklı ortamlarda çeşitli amaçlarla akıl hastalığı tedavisi, hipnoz, psişik toplantılar gibi alanlarda kullanılmıştır. Öte yandan, son dönemlerde çeşitli yayınlar ve internet forumlarında, bu enstrüman hakkında, dinleyen bazı kişileri kötü etkilediği, depresyon, hatta delirme durumlarına yol açtığı gibi çeşitli yorumlar, söylentiler dolaşmaktadır. Ancak, sanıyorum ki bu durum şehir efsanesi gibi bir oluşum halini almıştır ; Kişiler üzerinde olumsuz etki yaptığından dolayı yasaklandığı bir dönem olmuş olabilir ama bu olumsuz etki "delirme" değil de, o dönemlerde enstrümanın popülerleştiğini düşünürsek, alkol ve bazı uyuşturucu maddelerin henüz yasak olmadığı bu dönemlerin, "tavern", meyhane gibi yerlerde verilen konser veya dinletilerde, seslerini dinleyen kişilerin "aşırı esrikleşmesi" sonucu ortaya çıkmış bir yasaklama da olabilir.
Günümüzde, yine bu yorum ve söylenceler içinde kişilerin, bu enstrümanın seslerini bir yerlerden (mesela aşağıda verilen adresler gibi) edinip dinlendiği ama bir etkisi olmadığı yorumları vardır ki ; canlı dinlemek ile, çeşitli cihazlar yolu ile dinlemek (cihazların kalitesi teknoloji desteği ile ne olursa olsun) arasında, çok büyük desibel, doğal farklılıklar olacağı göz önüne alındığında, beyhude görüşler olduğu kaçınılmazdır.
***Tchaikovsky 'nin Fındıkkıran 'ından "dance of the sugar plum fairy" suiti bile bu enstrümanla daha da gizemlidir.
04 Ocak 2010
The January Man
Oh the January man he walks abroad in woollen coat and boots of leather The February man still wipes the snow from off his hair and blows his hand The man of March he sees the Spring and wonders what the year will bring And hopes for better weather Through April rain the man goes down to watch the birds come in to share the summer The man of May stands very still watching the children dance away the day In June the man inside the man is young and wants to lend a hand And grins at each new comer And in July the man in cotton shirts he sits and thinks on being idle The August man in thousands take the road and watch the sea and find the sun September man is standing near to saddle up and lead the year And Autumn is his bridle The man of new October takes the reins and early frost is on his shoulder The poor November man sees fire and wind and mist and rain and winter air December man looks through the snow to let eleven brothers know They're all a little older And the January man comes round again in woollen coat and boots of leather To take another turn and walk along the icy road he knows so well The January man is here for starting each and every year Along the way for ever.
lyrics by Dave Goulder / song : Bert Jansch
29 Aralık 2009
10 Kasım 2009
Bo Hansson

1943 Göteborg doğumlu müzisyen Bo Hansson lokanta işleten ailesi ile birlikte Göteborg 'da yaşıyordu. 50 'lerin başında İsveç 'in kuzeyindeki Jämtland 'e taşınıyorlar. Daha sonra aile Stokholm 'e taşınırlarken ailesini kaybediyor ( kaçırılıyor ? ) ve küçük bir dağ köyünün sakinleri olan bir aile tarafından bir süre bakılıyor. Daha sonra kendi ismi, ailesinin ismi ve gideceği yer yazılan küçük bir notla beraber Stokholm 'e gönderiliyor. ( Film gibi !! ) Sonrasının tam bilgisi olmasa da, bir zaman sonra ; Gençlik döneminde yani 60 'ların ortalarında, o zamanlarda herkes gitarist olmak istiyordu ve gitar çalmak klavyeye göre daha kolaydı (elektrik gitarların amfikatör vazifesi görsün diye radyoya bağlandığı zamanlar:) ) O da müzikle ilgiliydi ve ilk gerçek grubu Slim Blues Gang olmuştur. Grubun lideri piyanist Slim Notini İsveç'in John Mayall 'ı gibiydi. Bir çok genç yeteneği bulur ve grubunda şans verirdi. Bo da bunlardan biri oldu. Daha sonra Merrymen adlı bir gruba girdi, grup İsveç 'te Rolling Stones'un alt grubu olarak çaldı ve bir İsveç radyosunun açtığı bir yarışmada plak anlaşması kazandılar. Tam bir başarı hikayesinin içindeyken, Bo gruptan ayrıldı ve kendi yolunu çizmeye başladı.
66 'da ülkeye gelen Hammondçu Jack Mc Duff'ı izleyen Hannson, hammond orga vuruldu ve yoğunca ilgilenmeye başladı. Doğaçlama yapabilir , gruba ritm tutabilir ve ayağıyla bas partisyonlarını çalabilirdi. Gitarı bir kenara birakıp org çalmaya karar verdi. Hammond o zaman daha da pahalı bir enstrümandı. Aleti çözmek için bir kaç dolap çevirmesi gerekiyordu. Plan basitti; Merrymen den arkadaşı Bill Öhrström ile birlikte müzik aletleri satan dükkanlara girip müşteri rölü oynuyorlardı. Bo klavyenin başına oturuyor ve aleti test ediyordu. Bill ise dükkan sahibini oyalıyordu. Bunu Stockholm 'de uzun süre, bir çok dükkanda denediler. Sonunda arkadaşı Bill , Bill 'in kız arkadaşı ve bazı diğer arkadaşlarının özverili yardımları ile taksitle nihayet bir Hammond alır. Kısa bir süre sonra, keşif ve heyecan dolu ilk dönemlerindeki bir konserlerinden sonra, taksitleri ödeyemediği gerekçesiyle Hammond icra memurları tarafından geri alınır. Bu onun için bir yıkım olur. Uzun zaman sonra Hammond alabilecektir. Polydor 'da yapımcı olan Bill Öhrström Bo 'yu bir çok müzisyen ile tanıştırır. Bunlardan caz davulcusu Janne Karlsson ile bir ikili oluşturup Hansson & Karlsson adı ile çalışmaya başlarlar. 67-69 arasında 3 albüm yayınlarlar. Çıkardıkları ilk albüm eleştirmenlerce halen İsveçte yayınlanan en iyi enstrümental albümlerden kabul edilmektedir. İkili İsveçi boydan boya bir çok kez turlarlar. Küçük klüplerden, büyük açıkhava konserlerine kadar bir çok yerde çalarlar. En önemli konserleri 1967 de Cream 'in alt grubu olarak çaldıkları bir konser sonrası Jimi Hendrix ile jam session yaptıkları gecedir. Hendrix, Hansson & Karlsson'un büyük hayranlarından biridir. Hatta Hansson 'un bestesi Tax Free'yi kaydeder.
1970 de Hannson, Tolkien 'in o sıralarda da çok meşhur olan "Yüzüklerin Efendisi" üçlemesi için bir albüm yapar. Bu onun ilk kişisel albümüdür. Stokholm 'deki takım adalardan birinde kiraladıkları bir kır evinde dört kanallı bir kayıt cihazıyla yaptıkları kayıtlardan sonra küçük bir stüdyoda sekiz kanala terfi ederler. Miksajları İsveç ulusal radyosunun sütdyolarında yapılır. Albüm çıkar çıkmaz büyük başarı kazanır. İsveç radyosundaki gençlik programının tanıtım müziği olur. O yıllar Bo Hannson'un en yaratıcı periyodudur. Stokholm 'deki kır evinde kaydettikleri diğer parçaları, Ur Trollkarlens Hatt ,1972 (Magician's Hat) isimli ikinci albümünde kullanılır. Bo Hannson'un bir özelliği de solo olarak küçük bir kaç konser dışında hemen hemen hiç bir konserde yalnız çalmamış olmasıdır. Bir kaç kez Fläsket Brinner'in ( Yanan bedenler !! ) konserlerinde eşlikçi olarak yeralmıştır. 1975 de üçüncü albüm (benim en sevdiğim) Attic Thoughts yayınlanır. Kebnekajse gitaristi Kenny Håkansson ile çalışan Hansson bu albümde daha deneyseldir. 1977 'de yine Kenny Håkansson ile Watership Down albümünü çıkarır bu albüm sonrası 1985'e kadar sessiz kalan büyük klavyeci, son albümü olan Mitt I Livet 'den (hayatın ortasında) sonra hiç bir albüm çıkarmaz.
66 'da ülkeye gelen Hammondçu Jack Mc Duff'ı izleyen Hannson, hammond orga vuruldu ve yoğunca ilgilenmeye başladı. Doğaçlama yapabilir , gruba ritm tutabilir ve ayağıyla bas partisyonlarını çalabilirdi. Gitarı bir kenara birakıp org çalmaya karar verdi. Hammond o zaman daha da pahalı bir enstrümandı. Aleti çözmek için bir kaç dolap çevirmesi gerekiyordu. Plan basitti; Merrymen den arkadaşı Bill Öhrström ile birlikte müzik aletleri satan dükkanlara girip müşteri rölü oynuyorlardı. Bo klavyenin başına oturuyor ve aleti test ediyordu. Bill ise dükkan sahibini oyalıyordu. Bunu Stockholm 'de uzun süre, bir çok dükkanda denediler. Sonunda arkadaşı Bill , Bill 'in kız arkadaşı ve bazı diğer arkadaşlarının özverili yardımları ile taksitle nihayet bir Hammond alır. Kısa bir süre sonra, keşif ve heyecan dolu ilk dönemlerindeki bir konserlerinden sonra, taksitleri ödeyemediği gerekçesiyle Hammond icra memurları tarafından geri alınır. Bu onun için bir yıkım olur. Uzun zaman sonra Hammond alabilecektir. Polydor 'da yapımcı olan Bill Öhrström Bo 'yu bir çok müzisyen ile tanıştırır. Bunlardan caz davulcusu Janne Karlsson ile bir ikili oluşturup Hansson & Karlsson adı ile çalışmaya başlarlar. 67-69 arasında 3 albüm yayınlarlar. Çıkardıkları ilk albüm eleştirmenlerce halen İsveçte yayınlanan en iyi enstrümental albümlerden kabul edilmektedir. İkili İsveçi boydan boya bir çok kez turlarlar. Küçük klüplerden, büyük açıkhava konserlerine kadar bir çok yerde çalarlar. En önemli konserleri 1967 de Cream 'in alt grubu olarak çaldıkları bir konser sonrası Jimi Hendrix ile jam session yaptıkları gecedir. Hendrix, Hansson & Karlsson'un büyük hayranlarından biridir. Hatta Hansson 'un bestesi Tax Free'yi kaydeder.
1970 de Hannson, Tolkien 'in o sıralarda da çok meşhur olan "Yüzüklerin Efendisi" üçlemesi için bir albüm yapar. Bu onun ilk kişisel albümüdür. Stokholm 'deki takım adalardan birinde kiraladıkları bir kır evinde dört kanallı bir kayıt cihazıyla yaptıkları kayıtlardan sonra küçük bir stüdyoda sekiz kanala terfi ederler. Miksajları İsveç ulusal radyosunun sütdyolarında yapılır. Albüm çıkar çıkmaz büyük başarı kazanır. İsveç radyosundaki gençlik programının tanıtım müziği olur. O yıllar Bo Hannson'un en yaratıcı periyodudur. Stokholm 'deki kır evinde kaydettikleri diğer parçaları, Ur Trollkarlens Hatt ,1972 (Magician's Hat) isimli ikinci albümünde kullanılır. Bo Hannson'un bir özelliği de solo olarak küçük bir kaç konser dışında hemen hemen hiç bir konserde yalnız çalmamış olmasıdır. Bir kaç kez Fläsket Brinner'in ( Yanan bedenler !! ) konserlerinde eşlikçi olarak yeralmıştır. 1975 de üçüncü albüm (benim en sevdiğim) Attic Thoughts yayınlanır. Kebnekajse gitaristi Kenny Håkansson ile çalışan Hansson bu albümde daha deneyseldir. 1977 'de yine Kenny Håkansson ile Watership Down albümünü çıkarır bu albüm sonrası 1985'e kadar sessiz kalan büyük klavyeci, son albümü olan Mitt I Livet 'den (hayatın ortasında) sonra hiç bir albüm çıkarmaz.
Son dönemlerde, albümlerinin remastered kayıtları da piyasaya çıkmıştır.
(Bu Blog 'un sağ tarafındaki radyo bölümünde bir kaç parçası, ilgilisine mevcut.)->
1972 Lord of the Rings, Charisma (originally released in Sweden as "Sagan om ringen" in 1970)
1974 Magician's Hat, Charisma (originally released in Sweden as "Ur trollkarlens hatt" in 1972)
1975 Attic Thoughts, Charisma (released in Sweden as Mellanväsen)
1977 Music Inspired by Watership Down, Charisma (released in Sweden as El-Ahrairah, YTF)
1985 Mitt i livet, Silence Records (released only in Sweden)
Håkan Lahger'in yazdığı makaleden çeviri.
Cenk Akyol ' a ( http://www.terraborboletta.blogspot.com/ ) teşekkürler.
07 Ağustos 2009
30 Haziran 2009
çocuklar artık hayal kurmuyor...
Semtimizin tek caddesindeki sıra sıra bütün 'apartman'lar eski, kararık yüzlüyken, Hacıbekir'in olduğu söylenen ve yeni yapılmış o apartman elbette yeni yüzlü, ama ötekilere, kararık yüzlülere oranla daracıktı. Bu yüzden olacak, büyüklerimiz onu, Hacıbekir'in lokum kutularına benzetirlerdi.
Kadıköyü'ndeyken çarşıdaki pastanesinden, sonra Cihangir'e taşınınca, ancak Bahçekapı'ya gidişlerimizde Bahçekapı'daki şekercisinden lokumlar, çiftekavrulmuşlar, akide şekerleri, bademezmeleri aldığımız Hacıbekir'in apartman sahibi olmasını yadırgar; onun, yalnızca çok sevdiğimiz şekerlerin, şekerlemelerin varlığı bizce meçhul yaratıcısı olmasını isterdim.
Öyle ya, bir rüya ikliminden çıkagelmiş güllü, fıstıklı, bademli lokumlar, sakızlı, tarçınlı, portakallı, naneli akide şekerleri, herhangi bir apartman sahibinin marifeti olabilir miydi ? Hacıbekir'i mağrur ev sahibemiz Sabahat Hanım'la onun bir hayli çekindiğimiz kocası Nihat Bey'le ya da tanıdığım böbür böbür başka apartman sahipleriyle bir tutmak, apaçık kalbimi kırıyordu.
Selim İleri / Şadiye Sultan ~ giriş...
Kadıköyü'ndeyken çarşıdaki pastanesinden, sonra Cihangir'e taşınınca, ancak Bahçekapı'ya gidişlerimizde Bahçekapı'daki şekercisinden lokumlar, çiftekavrulmuşlar, akide şekerleri, bademezmeleri aldığımız Hacıbekir'in apartman sahibi olmasını yadırgar; onun, yalnızca çok sevdiğimiz şekerlerin, şekerlemelerin varlığı bizce meçhul yaratıcısı olmasını isterdim.
Öyle ya, bir rüya ikliminden çıkagelmiş güllü, fıstıklı, bademli lokumlar, sakızlı, tarçınlı, portakallı, naneli akide şekerleri, herhangi bir apartman sahibinin marifeti olabilir miydi ? Hacıbekir'i mağrur ev sahibemiz Sabahat Hanım'la onun bir hayli çekindiğimiz kocası Nihat Bey'le ya da tanıdığım böbür böbür başka apartman sahipleriyle bir tutmak, apaçık kalbimi kırıyordu.
Selim İleri / Şadiye Sultan ~ giriş...
28 Haziran 2009
nick drake...

Kürsülere çıkmak istemeyen, çok az sahneye çıkmış (fairport convention), stüdyoda gözlerden sakınmak için çoğun duvara ya da gözsüz bir yere dönüp çalmış, söylemiş ; kayıt yaparken önce gitarını çalan sonra üzerine seslendiren... Pek evden çıkmayan, az arkadaşı olan, dünyayla boşandığı gün Bach' tan brandenburg konçertoları nı dinlemiş, başucunda da Albert Camus 'un "Sysphos Söyleni" ni, odasının penceresinde de o hüzün ağacını bırakmış, tınılarının ben ve insanlar tarafindan takdir edilmeye başlamasından 20/30 sene kadar önce ölen şairane müzisyen...
Please give me a second grace Please give me a second face Ive fallen far down The first time around Now I just sit on the ground in your way...
07 Haziran 2009
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)