Labels

Defterî (44) Edebî (49) Fotoğraf (13) Grafik (29) Însan (40) Malûmat (7) Mûzik (69) Tasarınâme (9)

30 Ekim 2021

Bahçeye dahil

 

Kuru yaprakları çoğaldığı şu zamanda ay dönmeden şunu da nabız notlarına ekleyelim. Akşam önce kırlangıçların sesi sonra yarasaların sessizliğinden sonra oturup dinlenmeye değiyor. Bahçe ki varlığı fark edilmese de köklerinde hala zonkluyor. 

Som Baharın Açılışı

Uzaklarda bir yerlerdeydi; sezip duruyorduk. Kımıltısını görür gibi olup da bir türlü netleştiremediğimiz bir serap gibiydi. Manzaranın gitgide serinleyecek olan ufkuna gizlenmeye çalışan belli belirsiz bir parıltı. Yakın dağlarına gözlerimizle canhıraş tırmanıp duruyor, yorulduğumuzu fark etmeksizin uzaklara koşturup durup, tepelere yöneliyorduk. Yaza veda günleriydi ama ne sıcaktı! Yakın geçmişinin sıcak rüzgarlarıyla uçuşan kağıt ve yaprak parçalarına karışan sololar kafamızda öyle bir çınlıyordu ki. Şehrin boğuculuğu öfkeli bir boğa gibi burnundan ensemize soluyordu. Bulunduğumuz yeri terk etme planının topografik dışa vurumu. Tökezlemelere ayak direten birikmiş özlemlerimizle aradığımız mavera için nice çıkmazlardan manevralar yaptık. Uğrayacağımız uzakların gelecek istikametlerinden top ettiğimiz koptu kopacak birbirine dolanmış sicimler düşüncelerimizi bulandırıyordu. Yolumuzun ve geri dönüp sapacağımız diğer yolların sonunu düşünerek belirleyemez ancak yürüyerek sezebilirdik. Bunca gürültü patırtılı çabalarımızın sonunda bizi olmamız gereken yola ve yolun sonundaki tuvale getireceğini uman yorgun fırçalar gibiydik ve sonunda sololar dinginleşti. Bütün yolcuğumuzun kıpırtılarının üzerinde yumuşayarak yankılandığı güzel bir tepede bulduk kendimizi. Yapraklarına deniz ve bulutların karıştığı empresyonist bir tablonun karşısında öylece uykuya daldık...