Labels

Defterî (44) Edebî (49) Fotoğraf (13) Grafik (29) Însan (40) Malûmat (7) Mûzik (69) Tasarınâme (9)

21 Mart 2024

Ekinoks için cinas

Her ekinoksta daha da uzaklardan el sallayan kış poyrazının özlemine epigraf olsun.

Düşen yaprakların kar yongalı örtülerinden yoksunluğunun manzarasına bakıyoruz
çevremde yeniden doğuşların azimli tomurcukları, ancak sonbahardan hatıralı...
Bir mola için durmuşum, yaslandığım ağaç sanki bi günberi gölgecisi,
Sololar portelerin altına inmeden minör kıpırtılarla salınıyor yamaçlarda.
Beş telli uzun yolculuklara es veren bugünde pentatonik çıkışlarda buluşuyor sesler; kafiyeler, cinaslar eşleşiyor, düşüncelerim, ilerlediği palindrom hecelerin sonundan bana bakıyor. Yankıların yankılanışlarıyla köklerden taç yapraklara azimli bir tırmanış bu. Zaman bir an duracakmış gibi oluyor hep, ışıklar kutuplarda eşitlenirken. Belki de zaman duruyordur da biz de bu durmuşluğun o bir anında duruyoruzdur… Derinde nabız atan uzak sesler, bir polenin yere inişinde sezilen o kıpırtıdan doğuyor.


26 Şubat 2024

Kış katiplerinin zorlu notları

Hikaye, iğne yapraklı katiplere göre sabit olsa da, aktaracak anlatıcıya göre değişiyor.
Çoğu zaman tariflenebilir yollardan yürüdüğü ve gölgesini düşürdüğü şeklinde anlatılma nedeni buydu.
Oysa iğne yapraklılar her mevsim yeni bir katip seçer; rüzgar enerjili uçlarından köklere çektikleri mürekkeple hikayenin özünü kaydederler. Devinimli el yazmalarıdır onlar; içinden, kımıltılardan savrulmalara uğrayan sololar geçer. Bu sene lodoslu güneşli saatler, katipliğinin azmini zedeliyor.
Bu kurgusuz anlatımlar yine de esintilerin örtbas ettiği adreslenemez patikalarda başlayan yolculuklarla, çatallanan yollardan ormanlara yayılan kılcallarda sürüp gitmektedir. Kıpırdanan ve yer değiştiren diğer yaprakların peşi sıra soloları duyarak okunabilen el yazmaları, çoğu zaman gerçeği hikaye ederken, içine kendi yorumlarını da katarlar.
---
    Ahkâmsızdı duruşu ama anlamlıydı.
    Anlık bakışlarında nazik bir dirayetin nabzı atardı
    Hep uzaklardan geliyormuş gibi yürüyüşü, okuyana, ormanlara dönüp şiir okuma isteği uyandırırdı.
    Küçük gruplar halinde seyreden kuşların üzerine düşürdüğü gölgelerden hoşlanırdı
    Adımları yavaşlar ve hecelerin arasında sekercesine durağanlığa geçerdi
    Puantiyeli ipek bir kumaşın düşüşü gibiydi o gölgeler.
    Sonra yol devam eder, adımlarını da hecelerden, kelimelerden cümlelere çekerdi
    O hızlandıkça, devrik cümleler oluştururdu ama hiç sendelemezdi.
    Genç ince ağaçların yanında dinlenirdi çoğu zaman,
    Dinlenir miydi, öyle mi görünürdü? Bunu sezmek zor, yine de not edilir:
    İnce gövdelerin gölgelerini büyütüşünü zamana nakışlamaya çalışır gibiydi.
    "Görünmez insan" diyen katipler de oluyor bazı mevsimlerde, biliriz.
    Ayakları, küçük çakılların ve yer değiştiren örtbasların tasnifiyle uğraşan izler bırakmaktadır.

25 Ocak 2024

İz Tefrikaları

Bu adımlarımı yorumlayabilecek en yakın gözlemciler yapraklardı:

"Adımları titreyen bir yolcu olarak uzaklaşıyor gibi gözükür hep yaklaşırken. Kendine küçük çukurlar açan kürektir ayakları."

Yapraklar elbette çoktandır saygı duyduğum; duyuşumu duruşuma eklediğim. 

Nedendir bilip de bilmemiş gibi adımladığım bu yollar, yol olmayanlar, yola namzet çimenler.Kimisinde gölgelerimizin birbirine iz bıraktığı…

Bu gidişlerin notları çoktur, okurum, alıntı yaparım. Notları notalara karışır çoğu zaman, sezerim. Sezerim de dinlemek için düşerim yollara. Baharındakiler daha çok el yazmalardır; başka ciltler doldurur. Şimdi kış. 

Düşünüleceklerin tohumlarını ağırlayan sakin bir misafirperverdir; yumuşak bir koltuk, battaniye, sıcak fincanlar sunan beyaz ceketli bir nezaket. En güçlü fırtınalarını fularlı boynuna iliştirmiş. Anlatacak çok şeyini kütüphanelerde tasnif eder. Kütüphaneler ki adımlanacaklara yine de yetişemez, peşinden genişler. 

Yapraklar dedim, demesem de çoktandır içindeyim. Kuruyup uçuşanları bile gezgin izlenimcilerdir, kısa bir mola için durduğum ağaç gövdelerini işaretler. Bir natürmortu daha tamamlar, durağan bir meyve gibi gösterir beni. Dingin bir fermente sürecindeyimdir. 

Yapraklar ki her biri gün geçişlerinin, güneşin, gecenin ve en çok da rüzgarların en uzun ders saatlerinin fizik öğrencileri. Geçiyormuş gibi ziyaretlerimi bilirler, kapıdan şöyle bir bakmam, girer bağdaş kurarım sınıflarında. 

İşte böyle, yorumlarını okumak için yollara düştüğüm, çoğu zaman ateş taban bir kervanım. Benden çok daha iyi analiz ederler beni. Gölgemi de ele almışlardır çünkü, ivmeler, çapraz istatistikler, izohipslerle duygu topoğrafyamı çizerler. 

Hepsini görüp toplamaya niyetliyim, azmimi de bilirler. Hepsini okumaya doğru ilerlerim. Topladığım sololarla, küçük parçalarla yetinirim, elimden bu gelir. Mezur mezur biriktiririm. 

Tasvirlemeye kelimeler ararım çoğu zaman. Ben ararken onlar çoktandır hatmektedir beni. Hatta başkalaşmaya, dönüşmeye başlayıp kendi uzamlarına dönerler. 

Yapraklar ki adımlarımı tefrika ederler. Fotosentez yapar mısralar üretirler.