Gezmekle tükenmez koridorları en çok dinlendiğim kuytulara uzanır.
İşte topladığım kırık dökük soloları en çok dinlediğim yerler buradadır.
Palas pandıras ve süklüm püklüm ziyaretim tenhalığını hiç bozmadı.
Dallarda tek tük ve yerlerde üst üste yığılmış kompozisyonlar görülür.
Bütün sanat akımlarının fırça darbeleri, çalakalem kara kalemleri...
Milyonlarca yaprak, kuruyan çerçeveler halinde ışığı yorumlamaktadır;
Çala kürek toprağa düşen gölgelerde iç burkan armoniler biçimlendi.
Yolu biçimlendiren zemin şaheserlerinin hemzemin ziyaretçileri vardır,
Durup kıpırtıları dinlenebilir; onlar kısa süreli şarkıların içli sololarıdır.
Gövdelerin, dalların, yaprakların kendine özgü kafiyeleri de vardır,
Hepsini görmek mümkün değil ama sezinlemesi bile levitasyon üretti.
Dere yataklarının görünen uçları, içedönük göreliliğin olay ufkudur.
Her şey kayıp giden fotonların yaprak ve akıntı yolculuğuna katılır.
Şu havada asılı kalmış transparan tuvallerin üzerinde titreşenlere bak!
O natürmort şarkılar kendi renginden oktavlanan soloları seslendirdi.
Yol boyu bazı şarkıların derinliğini duyarım, başkalaşımın fısıltılarıdır.
Her yaprak bir eskizdir, rengi değiştikçe çerçevelenen eserlere dönüşür.
Dokunsan dağılacak kırılganlıkta kelebek kanadı tozundan bahçelerdir
İçlere ilerleyen patikaları, karmaşık bir şiirin sonbahar kokularını yaydı.
Pastoral fırçalardan oluşmuş bir batonun eşliğinde yapraklar ve yıldızlar.
Yerde yıllanan kahverengi sanatlar, zamanlarca sürecek yollara çatallanır.
Her defa birinden geçerim, çağrışımların gerçeğe dönüşü, zamanı yavaşlatır.
Derinlerde atan bir nabız gibi duyduğum tüm hisler içkin sololara dönüştü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder