Labels

Defterî (44) Edebî (49) Fotoğraf (13) Grafik (29) Însan (40) Malûmat (7) Mûzik (70) Tasarınâme (9)

30 Aralık 2024

Andaman Takvimi

Derinlere ilerleyen her patikasından yeni şarkılar doğan yollardan yazıyorum,
Bütün notlarıma rüzgarların yaprak koleksiyonundan pullar yapıştırılmıştır.
Kendime gönderdiğim zarfsız mektupların çoğalan adreslerine uğruyorum
Ne kadar derdest etsem de bitiremeyeceğim, bitmesini de hiç istemediğim
Görüntü ve seslerinden doğan hislerin titreştirdiği soloların tasnif günlüğü.

Yavaşlayıp uzandığım yamaçlarda yeşil koyunlarını salmış maki çobanı,
Yürümeyi sürdürdükçe dizlerime kadar desenler çizen günberi dövmecisidir.
Bütün bu ilerleyişin kendi içinde mısraya namzet hece adımları da vardır
Hikayesindeki kısa uçuşlu karga sürülerinin gölgeleri; noktalama işaretleridir.
Her adımın sezgisi, kendini anlatan manzumeler için dönen lirik değirmen.

Yol boyunca harlı günlere direnmiş tek tük mor sümbüller, alaca dağları süslüyor.
Salınan kıyafetine ağaçların gölgesiyle şekillenen mevsimlerin esintisi eklenmiştir.
Bütün geçitler ve çalıların biçimlendirdiği patikalar, kullanılmamış imgeleri saklar
Adım sesi mi? Nabız mı? Arpejler doğuran haritalanmamış uzayan ince yollardır
Koşuşun ivmesi başından sonuna rüzgar tınıları doğaçlayan bir Aborijin borusu.

Dökülmüş yapraklarla serden geçen dost kervanını beraberce seyre koyuluyoruz
Görebildiklerimizin bir kısmını yazabiliyorum, bakarak okuması çok daha derindir.
Kendi sonundan başka notalarla yeniden başlayan esinti notlarımla karşılaşıyorum,
Muazzam salınımlarla yaprak yaprak, desen desen, ağır ağır devam ediyor geçişleri
Kendini seyreyleyen görüntüleri, sesleri, hisleri şed makamların Andaman takvimi.


21 Aralık 2024

Duygular arası nabız notları

Death in Spring - Mondo Drag
I am Sea - Claw Boys Claw
Dounia - Rokia Traore
The River People - The Walkaouts
Somebody To Love - Grace Slick, The Great Society
Prison Song - Graham Nash
To The Forces - Hindi Zahra
Tarhatazed - Mdou Moctar
1000 Mirrors - Asian Dub Foundation
Pin A Rose on Me - Chuck Prophet
Astralplane - Blues Pills
Crossroad - Calvin Russell
As I Went out One Morning - Mira Billoute
Keep Going - Bozoo Bajou, Tony Joe White
Theory of Ghost - Piano Magic
Somebody Gotta Make A Move - Sonny Landreth
Space Camel - Ouzo Bazooka
I Try - The Bluesbones
Lon Forgotten Track - Thprbjorn Risager & The Black Tornado
Nothing in My Heart - John Hiatt
Plea From The Soul - Phafner
Supernatural - Vic Chesnutt
Longest Day - Soulsavers
Violence of the World - Midnight Choir
My Love is So - Calvin Russell
Emrah - Cem Karaca

30 Kasım 2024

Şiirde ışık, gölge ve perspektif

Şiir görünümündeki dizelerdeki hikayenin bu kısmı uzun bir galeridir.
Gezmekle tükenmez koridorları en çok dinlendiğim kuytulara uzanır.
İşte topladığım kırık dökük soloları en çok dinlediğim yerler buradadır.
Palas pandıras ve süklüm püklüm ziyaretim tenhalığını hiç bozmadı.

Dallarda tek tük ve yerlerde üst üste yığılmış kompozisyonlar görülür.
Bütün sanat akımlarının fırça darbeleri, çalakalem kara kalemleri...
Milyonlarca yaprak, kuruyan çerçeveler halinde ışığı yorumlamaktadır;
Çala kürek toprağa düşen gölgelerde iç burkan armoniler biçimlendi.

Yolu biçimlendiren zemin şaheserlerinin hemzemin ziyaretçileri vardır,
Durup kıpırtıları dinlenebilir; onlar kısa süreli şarkıların içli sololarıdır.
Gövdelerin, dalların, yaprakların kendine özgü kafiyeleri de vardır,
Hepsini görmek mümkün değil ama sezinlemesi bile levitasyon üretti.

Dere yataklarının görünen uçları, içedönük göreliliğin olay ufkudur.
Her şey kayıp giden fotonların yaprak ve akıntı yolculuğuna katılır.
Şu havada asılı kalmış transparan tuvallerin üzerinde titreşenlere bak!
O natürmort şarkılar kendi renginden oktavlanan soloları seslendirdi.

Yol boyu bazı şarkıların derinliğini duyarım, başkalaşımın fısıltılarıdır.
Her yaprak bir eskizdir, rengi değiştikçe çerçevelenen eserlere dönüşür.
Dokunsan dağılacak kırılganlıkta kelebek kanadı tozundan bahçelerdir
İçlere ilerleyen patikaları, karmaşık bir şiirin sonbahar kokularını yaydı.

Pastoral fırçalardan oluşmuş bir batonun eşliğinde yapraklar ve yıldızlar.
Yerde yıllanan kahverengi sanatlar, zamanlarca sürecek yollara çatallanır.
Her defa birinden geçerim, çağrışımların gerçeğe dönüşü, zamanı yavaşlatır.
Derinlerde atan bir nabız gibi duyduğum tüm hisler içkin sololara dönüştü.

30 Ekim 2024

Bülbüller için dut doz aşımı

Tek kişilik bir cenaze alayı halinde geçiyorum.
Titreyen gölgem, yaşayan mezarlık ağaçlarından öyle görünüyor.
Hiç kimsenin ziyaret çiçeklerini beklemeyen
yere serilmiş gövdelerin yanından geçerken...

Birkaç mevsime sığdırılmış, geniş gölgeli, tanelerce çoğalmış,
çoğaldıkça gölgesine nice şarkıların sololarını biriktirmiş
hoş kokulu sıcak bir dostluğun kırık dökük hikayesinin içindeyim.

İlerledikçe merdümgiriz kuytulara doğru giden bu yollarımda,
durup gölgesinde dinlendiğim, nice soloları tasnif ettiğim, 
üzerine tırmanıp kollarına uzandığım bu kadim gövdelerin 
devrik cümleli hikayesindeki bu satırlar; artık asosyal vahalarıma çakılan mezar taşları oluyor.

Tek kişilik bir cenaze topluluğu olarak duruyorum.
Bu devrilmiş dut dostluğunun başında süklüm püklüm kalakalmışım,
üzerimizde sarı ve yeşil soloları esinleyen yapraklardan bir bayrak salınıyor.

Nice karınca kafilelerinin göğe çıkan kervan yolları artık yatay kerteriz.
Bu gövdeler kanatlıların, kınkanatlıların han duvarları oluyor artık...
Yerini, damar yolları bile bulunamayacak gölgesiz yarınlara bırakacak.

Tek kişilik bir mezar ziyaretçisi olarak duruyorum.
Söylemci olarak mırıldanışım, eylemci olarak son dokunuşlarım,
en çok da şarkısını tekrar duyacakmış gibi durup dinleyişimle...

Karşımdan daha hazin bir topluluk geçiş yapıyor.
Titreyen gölgesi hüzne karışan pulsatif seslerle fısıldayan dallardan öyle görünüyor.
Omzunda geçirdiğim zamanlardan geriye kalan, 
toprağını kucaklayan bu dallar göğe sararan mendiller uzatıyor.

Son tomurcuklarında ince ince duyulan şarkısının yarısında sonsuz bir es verilmiş,  
parmak uçlarında arpejlenen rüzgar senfonisinin notaları akıntıya ve rüzgâra karışıyor,
uçuşan solo parçalarını toplayamadan içine karışıyorum, yankıları azalarak uzaklaşıyor.

Bu bahçenin mahzunluğu, sessizliklerini sololarına dahil eden bülbüllerin 
ve kilim desenli örümceklerin terk etmek zorunda kaldığı, 
akord edilmiş ağlarının telleriyle kendi vefatını tasvir ediyor.
Derinlerde bir yerlerde nabzını duymak için bu küskün gövdenin yanına gövdemi seriyorum.

23 Eylül 2024

Cinas için ekinoks

Bahar, bugün güneye yola çıkan heybeli bir rüzgar kervanıdır,
Giderken yine de adını som altın olarak salyangoz rotaları izlerinde bırakır.
Geceyle eşitlenen gün, erken akşamların karşısında düğmelerini ilikliyor.
Geçmişten gelen cinaslı notlarım çoğalıyor;
gül ile bülbülün kuzguna şakıdığı notalar
ve yaprak rüzgarlarıyla çevremde savrulan küçük kağıt parçaları
yaklaşan günberiler için mum ışıklarında tasnif edilecek.

07 Eylül 2024

Lütuf için adımlar...

Bulutlardan şekil çıkarmak, şekillerden de bulut...
Adımlarım lütfedilen yollarda ekinoks günlüklerine yaklaşırken,
deneyimlenecek patikalara inen serinliği duymanın dinginliğindeyim.
Geçmiş izlerimin titreştiği uzak pulsatif ritimler
olası birçok şarkıyı yeniden yorumluyor.
Sevilenlerden bir ses, bir dosttan uzak bir el sallayış, yanımda sevdiğim ve sıcaklığı, zihnimin platolarında yankılanan solo parçalarını tanzim ediyor.
Gök, sarı hediyelerini hazırlarken gri ceketiyle bardak servisi yapmakta.
Titreyen yollar serinliyor, yapraklar yeni bir evrimin koleksiyonuna katılıyor.
Bulutların gölgelerinde büyüyen köklerinden nabız alan bir devinim hissi, öngörülecek yolları biçimlendiriyor.
Bahşedilmiş patikalardan içerilere doğru sakınılmış bahçelerde salınan dallar incirlerini emzirirken.

29 Ağustos 2024

TOZ AĞU

Neredeyse her şey alev alıyordu.
Parlayıp karararak süzülen soloların kül tanesi geometrilerinin sağanağı altında duman tütüyorum.
Yağmak için çabalamaktan yorgun düşmüş, ötelenmiş yağmurun süklüm püklüm bulutlarda asılı kaldığı, hareketliliği kesilmiş yağlı boya tuvalin bir yerinde çakılı kalmış zaman.
Nereye yaslansam, büyüyen durağanlık, düşüncelerimin ağzı burnu toz içindeyken, söyleyeceklerimi zihnimin içine aceleyle süpürüyor.
Derinlerde, bir şarkının "dünya bir kar tanesidir" nakaratı erirken bir gayret yeniden donuyor, erirken yeniden donuyor, erirken yankılanıyor.
Dünya, boğazına çullanmış korkunç bileklerin altında nefesi kesilirken,
o nasıl bir güçtür!? Tüm nefesli çalgıları macunlayarak direniyor.
Soluğundan doğan merdümgiriz deli rüzgar flütleri dallarda, uçuşan kıvılcımlı yanık sololara karışıyor.
Kendesilyonlarca doğuran rahim, bu şefkat, bu azim, milyar yıllık devinimin bu hüzünlü görünümü.
Çok zaman önce bu ölüp dirilen direnişine katılmışım da insan türünün zehirli izinden ateş taban uzaklaşmışım, kaçış yöntemlerim içimde olağan bir metabolizmaya dönüşmüş, nicedir yamaç yollarındayım.
Dinmek bilmez sıcak rüzgarların ateşten dilleri bile tomurcukların nabzında evrilen yeni şarkıların girizgahını dillendiriyor.
Ergenliğe ulaşmış bu kuraklık, sararan yapraklar ve yürüyen tüm canlılarıyla karmaşık kafiyeler diziyor.
Azalan sabrıma karşılık, büyüyen sabrına hayranlıkla bakmak için ne zaman dinlenmeye kalksam duman tütüşüm neredeyse alev alacak. 
Bulabildiğim küçülmüş serin klorofil dinginliklerinden birine kendimi zor atıyorum. Tarihlenebilecek bir ağacın gelecek anılarına karışmanın nazik bilgeliği. Sevdiğime bir not yazıp, topladığım solo kırıntılarının arasına tıkıştırıyorum: Gözleri drenaj kuyuları gibidir, sahra tozları esintilerinde bile ıslanarak, aklıma sarmaşıklar uzatır.

26 Temmuz 2024

Nota Salamura

Yazarak anlatacağım bu notlar, ancak sayfasının dışına taşan ve dolayısıyla biçimlendirilmiş yollardan sapan adımlarla anlam kazanıyor. Kullanılmış yollardan yamaçlara doğru kaçarcasına ilerlerken belli belirsiz bıraktığım izler bütüncül birer cümle olmadan kendi simgelerini üretiyor. Ses monogramlarından oluşan ve dinleyerek okunan bir kütüphane oluşumu. Patikaların son bulduğu yerlerden geri dönmeksizin devam; çalılar ve geniş yaprakların sürtünme sesleri, kuşların göğsündeki ses kutularından çıkan sololara bir Hammond fonu yaratıyor. Orman kendini kışa hazırlıyor şimdilik baharı çoktan geçtik, henüz yaz. Zihnimde Mondo Drag'ın Death in Spring ses heykelinin girişi yankılanıyor. Güneşin titrettiği o ufuk görüntülerine milyonlarca yaprak gölgesi eşlik ediyor. Yapraklar ki yaklaşan kar kristallerinin vekilidir. Benzersizliklerine zamanı ekleyerek kılıktan kılığa, renkten renge girerek böylece her biri kendi ifadelerini değiştirerek kendi şiirlerini yazmakta. Toprağa uzanıp çimenleri dinliyorum. Yerden ateşvari sıcaklıklar yükselirken, kanatlıların Syrinx sololarına bu şiirlerin kafiyelerinin karıştığını duyuyorum. Bütün bu soloların dinginliği ile biriktirdiklerim şimdiden rüzgârlı günler için fermente sürecine giriyor. Derinlerde, köklerde ihtişamlı güçlerin minör soloları zonkluyor.

21 Haziran 2024

Uzun gün hiyeroglifi

 Oradan buraya uzun bir solonun girizgahını adımladım; bir mektuba ayak izleriyle giriş yapmanın içedönük heyecanları. Sütunlu çerçeveler, sarmaşıklar, günbatımı nilüferlerinin derinlere köklü lotus taçlarıyla bezenen notlar, ne kadar detaylandirsam da bilinen dillerde tökezliyorum, tasvirleri ancak hiyerogliflerle anlam kazanıyor. Ne zaman sayfanın dışına taşan adımlarla ateş taban rotasız yollar çizmeye koşsam kendimi, yılka kelimelerim de peşim sıra bir at sürüsü olarak şekillenir. Uzun günün bu solosunda bir de peşime karıncalar düşer, kısa zamanda yetişirler. İzlerimde meyveler, en çok da dutların rüzgarına kapılan büyük feromon haritalarını çizerler. 

30 Mayıs 2024

Güneybatı kerteriz

Nisbî yönlere uçuşan sololarına doğru kademeli bir yolculuk denilebilir.
Güneybatı lodoslarının içine doğru yol alan adımlarımıza gölgemizin şahitliğinin kafiyesi
Çiçek kokuları ve uçuşan ağaç pamukları içinde başka renklerin pentatonik çıkışları
Uzaklardan bir yerlerden bir el sallaması, bir selam, biraz çimen biraz ufuk...
Tomurcuklarında heyecanlanan lütufların kokulu meyveleri...
Uzun kıyılara çekilmiş mısraların zeminine serilmiş kumların esinti sessizliği
Sessizlikleri ki sololara dahil...