29 Nisan 2008
kestanemtrak
kızkulesine bak ! kızılderiliye de !
Boğaz'ın ortasındaki Kız Kulesi'nin beyaz duvarlarında
Kızılderililerin vahşi olarak gösterildiği bir kovboy filmi izlediğinizi düşleyin...
İşte, o an, omzunuza konan martı kulağınıza şunları söyleyecektir:
'Kız Kulesi'ne de bakıyorsun, Kızılderililere de...
Ama gerçeği göremiyorsun... Gel benimle.'
-------------------------der, sUnay aKın ...
24 Nisan 2008
canlı performans... barış, kurtalan ekspres
(BİO’S BANHOFF PROGRAMI - ALMANYA [ARD TV] – 1982)
Yıl 1982. Barış Manço ~ Kurtalan Ekspres.
Barış Manço’ nun 1976 yılı ”Barış Mancho” albümünün, Avrupa 'nın merkezî ülkeleri yerine; Kuzey ve Doğu Avrupa’ da biraz alıcı bulabilmesi; bunun dışında özellikle Kuzey Afrika ve biraz Uzak Doğu’ da beğeni ve alıcı bulması sonrasında; 2. Avrupa seferine planlı ve programlı bir şekilde adım atma çabalarını pratiğe döktüğü yıllar……
Barış Manço, “Baris Mançho” albümünün sonuçlarına rağmen yurtdışına açılma çabalarını; devletin denetleme mekanizması olan TRT’ nin kendisine yapacağı azizlikten bir haber, Eurovision 'un Türkiye ayağındaki elemelerinden 1. çıkarak Almanya’ da yapılacak (diye hatırlıyorum) Eurovision’ da, Türkiye’ yi kesin temsil edeceği inancıyla, elemelerinden hemen önce, yurt dışında yüzünü ve adını biraz daha gösterme; Türk isminin hala sevildiği ve Türkiye lehine gelişmeler gösterebilecek bir lobinin oluşturulabileceği Almanya !!!’ da ciddi anlamda düğmeye bastığı bu süreç içerisinde, Almanya’ nın 1. kanalı olan ARD TV’ de Alfred Biolek’ nin hazırlayıp sunduğu ““Bio’s Banhoff”” (Bio’nun İstasyonu) programına Kurtalan Ekspres 'le beraber konuk olur. Program Köln’ ün Frechen semtinde (ya da kasabasında), eski bir tramvay deposunda (kimine göre artık kullanılmayan bir tren garında) çekilir ve uzun yıllardan beri devam eden bu programın da son bölümüdür. Program, Dünya çapında starların katılımının sağlandığı tüm Avrupa’ da izlenen pahalı bir prodüksiyondur. Barış ’ın katıldığı bu program 1982 yılı rakamlarına göre 800 bin Alman Markına mal olur ve bu programa çıkan ilk Türk sanatçıdır.
Serdar Ertürk : Alto Saksafon
Kılıç Danışman: Tuşlu Çalgılar
batık şiir
22 Nisan 2008
stu hamm...
izlemek için !
outbound 2000 s
the urge 1991
kings of sleep 1989
radio free albemuth 1988
joe satriani ile birlikte: crystal planet ~ flying in a blue dream
steve vai ile birlikte: flexable ~ passion and warfare
richie kotzen ile birlikte: richie kotzen / rank gambale ile birlikte: the great explorers
steve fister ile birlikte: shadow king
Da Vinci Gözlemi
Çenenin üst kısmıyla dudakların başladığı çizginin arası, (çenenin bittiği ve alt dudakla birleştiği kısım) alt çene ile dudakların bittiği çizgi arasının üçte biridir.
Üst çene ve alt çene sınırları arası, yüzün altıncı kısmıdır ve insanın toplam uzunluğunun elli dörtte biridir.
Çenenin en uç çıkıntısıyla boğaz arası, ağızla çenenin alt kısmı arasındaki mesafeye eşittir ve yüzün dörtte biridir.
Boğazın üst kısmı ile boğaz çukuru arası, yüzün uzunluğunun yarısıdır ve insan boyunun on sekizde biridir.
Çene ile ense arası, ağız ile saç dipleri arasına eşittir.
Alt çene kemiğinin sonu ile çene arası, başın yarısı kadardır ve yandan bakıldığında boynun kalınlığına eşittir.
19 Nisan 2008
şiirî
tapılası ovalarda
aşkın dudak büküşüdür bu
biliyorum ki gecenin önünde soyunur
yakası açılmamış tacirler
görkemli ayinlerle
giyinirler safra satıcıları
dans ederler buzdan bebekler
ateş dolambaçlarda
ve unutur hayalinde perde çekmeyi
sıska kız
girer ıssız hanedanların koynuna
ömer yılmaz, bir arabın gümüşü 'nden
16 Nisan 2008
kanneci 'den
indir
şifre : AlTurkKaan
15 Nisan 2008
Da Vinci Notları ~ Su Üzerine...
Da Vinci Not Defteri 'nden...
14 Nisan 2008
Zarafet i Diken...
13 Nisan 2008
bir orkestra şefi
Charlie Chaplin (d. 16 Nisan 1889, Londra, İngiltere - ö. 25 Aralık 1977, Vevey, İsviçre), İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu ve yazar. Asıl adı Charles Spencer Chaplin olmakla beraber, yarattığı ünlü "Şarlo" (Charlot) karakteri ile özdeşleşti ve öyle anıldı.
12 Nisan 2008
a d a
İki kapısı var iskelenin, ortasında durabilirim. Denize açılan kapıdan ilerleyip de mavinin içine doğru, ama hissetmeden içinde… Seksendört adım sonra, iskele ile vapur, vapur ile deniz, deniz ile iskele arasında tam bir adım kalıyor geriye… Meğerse bir adımda geçiliyormuş denize. Dört düz iki sağa doğru adımdan sonra yirmisekiz basamaklı vapur merdiveni ile çıkmak istiyorum yükseğe; İstiyorum ki gök ile deniz, hava ile toprak arasında olayım. Denizin, bulut kümeleri ile gökyüzünde dolaştığı yerde ! Üstüm deniz, altım deniz, içim hava ! Bunları düşünürken, sayısız adımlarımla balkona geliyorum ve beni, sürekli kaç kişi olduklarını tartışan martılar karşılıyor, suyun havaya döndüğü ufukta. “Şu deniz kadarız biz !” diyor biri, “kaç tane gökyüzü var ki, kaç tane deniz var ?” diyor denize pike yapan diğeri. Denize bakıp, tartışan martıları dinlerken, kelimelerini sayarak dönüyorum balkondan aşağı.. Kaç yüzdü ? Galiba ! Sayısız adımlarımla varmış olduğum balkondan otuzdört adımda varıyorum yine yirmisekiz basamaklı vapur merdivenine; geri ! İki düz dört sola doğru adımdan sonra, vapur ile iskele, deniz ile vapur, iskele ile deniz arasında tam bir adım kalıyor geriye… Adımım havada iken görüyorum ki karşımda yeşil mi düş mü mavi mi bir dünya ! Dört yanı düşle çevrili adaya.., İki kapısı var iskelenin. Ortasında durabilirim dediğim geliyor aklıma. Ben, her yanım köpük savruluyorum adanın bütün kıyılarına. Yeşile açılan kapıdan ilerleyip de mavinin içine doğru. Aklımdan bir baobap tohumu düşüyor…
... bitmedi ki.
10 Nisan 2008
Da Vinci Notları ~ Son akşam yemeği üzerine...
Bir diğeri ellerini kavuşturup parmaklarını bükerken sert bir yüz ifadesiyle yanındakine dönüyor.
Öteki, ellerini açmış (el ayasını gösterir gibi) omuzlarını silkerken, kulakları ve ağzıyla şaşkınlık ifadeleri sergiliyor.
Bir başkası, yanındakinin kulağına bir şey fısıldıyor ve yanındaki ise onu dinlemek için yüzünü çevirip söylediklerine kulak verirken bir elinde, yarısı kesilmiş bir dilim ve diğerinde de bıçak görünüyor. Başını konuşan iki kişiye doğru henüz çeviren bir diğerinin de bıçak tutan eli masanın üzerinde yan yatıyor.
Leonardo Da Vinci 'nin not defteri 'nden alıntı.
08 Nisan 2008
üzgün lisa : (
...........................................
kafasını sallayıp gömleğimde ağlıyor çok kötü yaralanmış olmalı. söyle bana, seni üzen ne, li? kapını aç, karanlıkta saklanma. karanlıkta kaybolmuşsun, güven bana. çünkü bunun böyle olması gerektiğini biliyorsun. lisa lisa, üzgün lisa lisa. gözleri pencere gibi, yağmur damlıyoracı derinleştikçe. sevgim onu ferahlatmak istese de. bir duvardan öbürüne yalnız yürüyor. kendi odasında kaybolmuş, beni duyamıyor. yanımda olmayı sevdiğini bilmeme rağmen. lisa lisa, üzgün lisa lisa. kapının yanındaki köşede oturuyor. ona söyleyebileceğimden daha fazlası olmalı. ona yardım etmemi gerçekten istiyorsa. ona yol gösterebilmek için elimden geleni yapacağım. belki de bir gün serbest bırakacağımonu kimsenin göremeyeceğini bilmeme rağmen. lisa lisa, üzgün lisa lisa.
veBöylesine güzel şarkının, böylesine içten bir yorumu... Cat Stevens 'ın sevdiğine (rivayeten kedisine) yazdığı söylenir, çalınır, söylenir, eşlik edilir, dinlenir hala...
siyahi..
----------------------
Donmuş anlar akarken göz derininden…
ve bu an; gerilimsiz bir Temmuz gecesi Çıralı deresi yolu loşluğu, dinginliğinde güneyin..