Kendi akıl dışılıklarını normalleştirerek oluşturdukları uyduruk bir akli dengeyi, o eski iç hesaplaşmalardan üstün tutanların çağında yol kenarlarından soloları toplamayı sürdürüyorsam hala hayattayım demektir. Reminörler benim özelimdir o konuda pek konuşasım yok belki yazasım olur bilmiyorum. Oturup burada bir solonun iç bükey hüzün heyelanlarını duymaya çalışıyorum, "biraz sessizlik lütfen" diye duyuracağım kimseyi göremedim ama bir ara ne gürültü vardı be! Pis bir kalabalığın karman çorman seslerinden nihayet kurtulup da yine bu kıyılara vardım. İlerideki tepelere uzanan yollarda, aşağı doğu dökülen çakıl taşları gibi araç trafiğini hala görüyorum ama sesleri uzakta. Bulduğum sükun çağrışımlı kenarlarda sololar daha da netleşiyor, çok daha belirgin oluyor yaprakları. Taç yapraklarını bile buluyorum bazen. Şimdi şöyle oturup biraz dinlensem iyi olacak, dinlenirken de ritimleri henüz kırılıp dökülmemiş şunu dinlerken, notumu düşeyim ki ben buna Amerikan Bozlağı diyorum. The Number of the Beast'i de bozlak dinlemek varmış. Sağ ol Shawn James...
13 Kasım 2020
10 Kasım 2020
Hurdalık
Bu öyküm, Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi'nin Kasım #134. sayısında yayımlanmıştır.
Düşler ve düşüncelerin derinliklerinde yüzen sakin bir ada gibi görünen aklınızın derin dehlizlerinden sesler getirmişçesine durmuşsam ve şimdi burada bir anlatıcı durumundaysam; size, görmüş, yaşamış ya da belki yaşamakta olduğum bir bahçe kenarından, o ışıksız sokağın dönemecinde vardığım geniş bir hikâyeden, kısa bir zaman önce denize doğru giden patikada karşılaştığım muazzam hüzün heyelanından ya da görkemler düşleyip bunu büyüten bir ânımın zamansız gölgeler arasında dalgalanan yumuşak süzülüşünden bahsederek aslında sizin de zamanınızı boşa harcayacak olabilirim.
“Konuşarak ya da okuryazarlıkla yapılan sohbet; anlatıcının zihnindekilerinin kendisinde oluşturduğu ifadelerin dışa vurumunu karşı tarafa aktarmasıyla dinleyicide alacağı ifadeyi görme çabası ve ardından dinleyicinin de bu anlatıcının anlattıklarının kendisinde oluşan anlamları görmesini gözlemleme çabasıyla olmalıdır ve sohbet için her zaman kelimeler kullanılmaz.” Diye düşündüğümden; belki, beni kendi sessizliğinizle dinlemenizin devamını sağlayabilmek ve biraz da olsa anlattıklarımın yüzlerinizde şekil alacağı ifadeleri, bir bakıma oluşacağı anlamları hissedebilmek için bu anlatımıma sizlerin de hoşuna gidebilecek birtakım ayrıntılar ekleyip, hikâyenin çoğalacak olan bir ucunu da size değdirip, kendinizden bir şeyler bulmanıza; mesela keyif, huzur ya da ihtiraslı bir kasvet görebileceğiniz durumlara yöneltip, sözlerime karşı alakanızı da artırmaya çalışabilirim.
Ama o zaman, bütün bu anlatmakta olduklarımın,