Zamanın kendi göğsüne gömdüğü bahçeye kulak kabarttığında uzak uzak duyulan bu seslerin
orada çınladığını göreceksin. Zamanın o kıpırtılarında çiçeklenen bir titreşim bu.
Toplanan tüm soloların yeşeren belleği. Harfler, notalar birbirine sarmalanıyordu bilirsin.
Küçük taş iskemleler, tahtalar, tenekeler, uçuşan kağıt parçaları. M vardı ve "M"ler, S ve D bazen "E"ler...
Kendi iç manzaralarımızı ortada üleştirirken Voynich el yazmaları gibiydik.
Gün batımlarından sonu olmayan döngülere kanat çırpan kırlangıçların sesleri, yarasaların gölgeleri.
Küçük taş iskemleler, tahtalar, tenekeler, uçuşan kağıt parçaları. M vardı ve "M"ler, S ve D bazen "E"ler...
Kendi iç manzaralarımızı ortada üleştirirken Voynich el yazmaları gibiydik.
Gün batımlarından sonu olmayan döngülere kanat çırpan kırlangıçların sesleri, yarasaların gölgeleri.
Tınıların medulla yolculuğunda hipokampus pusulalarını titreten soloların yönünde, toplanacak çok kırıntı vardı. Çimenlerin algı boyunca uzanıp sona erdiği yelken iskelelerinden yıldızlaşan taşlar gibi el sallıyorlar, görüyor musun titreşimleri? Duyuyorsan gördün demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder