Ateşin dik açıları çoktan eğildi diye coşkunluk beklediğimiz bulutlar, hala lodoslarla savaşıyor da savaşıyor. Tekrarıyla bekletiyor asılı yaprakları, gölgelerine takılan plak iğneleri; ısınıyor da ısınıyor. Ne zaman ateş bassa parmaklarıma kadar, hep aynadaki ağacımın kolları titrer. Serin poyrazların doğacağı yeni ekinoksun güneşleri gelmesine geldi ya poyrazlar inatla doğmuyor... Mevsimi tanımlayamayan yaya ayaklarım fişek gibi kendi gölgesine çarpa çarpa ilerlerken, burnumdan zihnime dolan sahra, ateş tabanlığıma bakıyor. Elbette hala uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder