En küçük yolculuklara kadar hepsine "kriz" dendi. Anlatması zordu; kelimeler, nezaketinden yolda tökezleyip yerlere düşüyordu. Arta kalanlardan duyabildiklerine kendileri anlam yüklüyordu. Bir sürü teşhis cenderesi, kap kacakları psikanaliz dolu. Olsun bütün adımlarıma nöbet desinler, belge belge tasnif etsinler. Sen varsın ya, yanımdasın ya bu yollarda.., hatta bazen yaptığın gibi bak şimdi sen çağırıyorsun beni ya bu çok güzel. Dur! Neredeyse unutuyor, yanımıza kibrit suyu almadan çıkıyordum. Bu senin, bu da ben de kalsın...
25 Aralık 2019
19 Aralık 2019
"Kısa bir not"a dipnot niteliği
Çok uzun bir zaman geçmedi ama yine de "nicedir" diyebilirim. Bu kelimeyi kullanmak, kendi kendime kazdığım maden serini tünellerin bana bakan loş duvarlarını çiçeklendiriyor. Derin ötelenme bahçelerine varmak kolay değil. Çitlerini görene kadar durmaksızın kazdırır. Tahta çitlerinde rüzgarların uğultular taşıdığı posta kutuları sallanır. Artık bahçe kapıları görünene kadar kazmayla, onu taşımaktan başka işim olmuyor. Neyse! Kazmak iyidir; zihni arkeolojik kıtlıktan korur. Her zaman soyu tükenmiş izlere ya da dizi dizi sıralanmış anforalara ulaştırmasa da reddetmiş kalabalıkların kovuşturmasından uzakta, tünellerinde sere serpe kalakalmaya değer. Nicedir daha çok uğruyorum bu küçük devranlara. Nitelikli dolanmak! Hatta birinin kapısına, kendime postalar gibi kısa bir not bile düşmüşüm. Hayret küflenmemiş! "Nicedir şunu da dinlememişim." diye...
13 Aralık 2019
Süha - Hora
Kendi müziğinin Hezarfen'i, değerli dost Süha, bu yılın sonunda HORA isminde güzel bir üçleme çıkardı. Bu üçleme, dünyanın merkezine inen kasvetli bir İstanbul tüneli gibi, yankılarıyla dramatik öykülere uç veriyor. Başarılar...
09 Kasım 2019
Kestanemtrak
Derinliğe meylederek diyorum ki; bu öyküm, Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi'nin #124. Kasım sayısında yayımlanmıştır.
-
Bu öykü aşağıdaki eserler eşliğinde yaşanmıştır.
Aphrodite’s Child – End of the World
Kitaro – Aurora
Wishbone Ash – Leaf and StreamP
ink FLoyd – Marooned
-
Bu öykü aşağıdaki eserler eşliğinde yaşanmıştır.
Aphrodite’s Child – End of the World
Kitaro – Aurora
Wishbone Ash – Leaf and StreamP
ink FLoyd – Marooned
Benimle dünyanın sonuna gelmelisin.
Bütün gün sessiz kumların üzerinde uzanabiliriz.
Boris Bergman
Her şey kestanemtrak bir şekilde bitti. Çok, çok sessiz… Ve görünen, denizin ufkunda büyüyen serin sis. Büyük gürültülerden en ürkmüş fısıltılara kadar tüm kıpırtılar öylece kaldı. Kendi öyküsünün sonundaki bu dünyada son yapraklarına veda eden ağacın zayıflayan gölgesindeydik. Olay ufkunun kıyısına yaklaşırken bakıyorduk, yıldızların sönüşüne dalıp gitmiştik. Zamanın akışının kendi içine doğru yönelmeye başladığını hissettiğimizde neredeyse bütün bunları göremeyeceğimizi düşünürken, düşüncelerimizin bile donacağından korkmuştuk. Neredeyse göremeyecektim. Neredeyse hiç göremeyecektim; ağır ağır indi sarartı, okyanus ağır ağır duruldu. Varoluşun tüm seslerinin yankıları gökyüzü boyunca tuhaf izler bırakırken, milyonlarca yıldır gelip geçen göçmen kuşların kanat izlerine karışarak ufka doğru akıyordu. Bulut yorgunu damlalar havada asılı kaldı. Dallarıyla, gökyüzüne kök salıyormuş gibi duran ağaçlardan, kızıla çalan çürümüş yapraklar dökülüyordu. Yaprakların çoğu toprağa serilmişken, bir kısmı zamanın durağanlığına esir düşerek, gözle görülemeyecek bir süzülüşle havadan yerlere iniyordu. Toprak karışımı gök nasıl olur biliyor musun?
21 Ekim 2019
04 Ekim 2019
Tahta Kuklalar İçin Ağlama Yastığı
Bu öyküm, Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi'nin #123. sayısında yayımlanmıştır.
-
İnsana, gördüğünde hayatı hatırlatan ağacın, yine insan tarafından tabutlar, mezarların içine çakılan tahtalar, çuvallardan fırlayan mızraklar, ölü yakıcılığı için kullanılan odunlar, hatta yakılan ölülerin nehirlere bırakıldığı sallar ve hatta hatta bir darağacı haline getirilerek ölümlere alet edilmiş olması da bu dünyanın hazin öykülerindendir. Bu öykülerin uç verdiği ve verdiği yerlerde kök saldığı çok daha hazin oduncu gömlekli başka öyküler, ölümcül ahşap tuzaklara düşen dehşetli gözler, hesaba gelmez tarihiyle nice mahkûmiyetlerin gölgelerini taşıyan sayısız tahta kafesler, tomruk kuyruklu orman filleri, sırtları yükten nasırlı atlar, katırlar, kağnı öküzleri, yıllar yılı odunlarla dövüle dövüle döndürülen değirmen eşekleri ve nice içe dönük
-
"Kıyılardaki ağaçların dizleri; geleceğin mezarı."
Adnan Metin
26 Eylül 2019
SOM BAHAR İÇİN ADIM BOHÇALARI
Geri
dönerken ikimiz de gölgemizin isteksizliğine şahidiz. Sayısız kum saatinin
nadide görkemlerle akıttığı zamanın şefkatli kumsalındayız ve her adımımızda
yeni gezegenler görür gibiyiz. Geri döndüğümüz yön de kötü değil; gölgemizin
isteksizliğini ikna etmeye çalışarak iki yandan koluna giriyoruz. Çok da üzgün
sayılmaz ama bizimle olmasa bile burasıyla vedalaşmanın burukluğu ile hafif
hafif dalgalanarak yürüyor. Biz de onun adımlarına uyum sağlamaya çalışıyoruz.
Nezaketimiz adımlarımıza yansıyor, zamanın değirmeniyle oluşmuş kumsalda ayak
izlerimiz de kendimiz kadar hafif, üzerine gelen yumuşak dalgalarla uçuşan
virgül gölgeli kelebekler halinde arkamızdan başka yolculuklara çıkıyor.
Neredeyse her bir adımda durup, gerideki kelebeklerin her birinin uçup ulaştığı
yerlere ayrı ayrı ziyarete gitmeye zaman ayırmak istiyoruz. Kelebek ziyareti
kısa olur. Üçümüz de biliyoruz ki şimdilik hala yeşil yapraklar. Fakat dingin,
sarı bir evrenin bigbang çekirdeğinin içinden geliyor tıkırtılar.
Güneş,
serinliğin belleğine doğru eğilirken, yakında tohumlar evlerine, sıcak
odalarına çekilecekler. Onların loş evlerinin pencerelerinden eski filizlerini
izlemelerine eşlik etmeyi umduğumuzu dile getiriyoruz konuşmadan. Gölgemiz
biraz teselli oluyor bundan. Güneş eğildikçe, onun boynu gün doğusuna doğru
uzanıyor, biz kuzeye ilerliyoruz. Yürünecek en güzel kıyılar, dünyanın güneşi
denizlere battığı yerlerde değil midir? Ateşi sulara...
Bakışlarımıza
henüz yansımamış milyonlarca düşünce gözlerimizin ardında sıraya girdiğinden,
tüm zamanlarımızı sarmalar gibi tutuyorum elinden. Bir şarkının içinden geçer
gibiyiz, adımlarımızdan notalar aksederken. Gideceğimiz yer de çok uzak
sayılmaz giderek uzaklaştığımız bu sahilden. Orada da içinde nefes alış
verişlerimizden doğan evrenlerin genişlediği küçük bir evimiz var. Orada da
bizden kalma izlerin minderlere yaslandığı hatıralarımız var. Bir daire; sobalı
değil, kaloriferli ama olsun. Klasik manzara tablolarındaki bacası dumanlı düş
evleri gibi görünmez ama yine de şiirlere layıktır. Kafiyelidir duvarları,
koltukları dingin, kapısı kavuşmalara aşinadır. İçe dönük cumbasında İzzet
bakışlı kedimiz uyumaktadır. Penceresinden bu gökyüzünü izlediğimiz, uzaklara
dalan bakışlarımıza bizimle eşlik eden bir daire, bizimle birlikte yaşayan,
bizimle coşan, bizimle durağan, hüznü derinden, neşesi kendinden, devranımızla
uçan bir daire! Üflesen durmaz...
Şimdi, özgül ağırlığını yitirdiğinden, çevremizde
sadece sezgiler halinde salınan kelimelerimizi okuya okuya yürüyoruz. Gelen
rüzgarlara yaprak dökmeye namzet bir ağaç gölgesine büyüyor gölgemiz, yaklaşan
hikayelere ışık tutan bol rüzgar güllü bir deniz feneri gibiyiz. Helezon
merdivenlerinde birikirken resimlerimiz, bu dünyanın bu kıyısına veda edecek
değiliz, etmiyoruz da... O yüzden üzülme! Şimdi gidiyor olsak da, daha sonra
uçan dairemizin penceresinden bakarken okumaya bıraktığımız bu liriğin işte tam
da şu an içindeyiz. Böylece ayak izlerimizle tüm mısralarının altını çizeceğiz.30 Temmuz 2019
08 Temmuz 2019
Kırk yıl sonra "Ekinoks"
Jean' Jarre, '78'deki efsane albümüne (Équinoxe) , 2018'de yine kendisi atıfta bulundu: Equinoxe Infinity.
O günlere köprü olabilecek en güzel eserin bu olacağını düşünüyorum.
Ne de olsa bir ekinoksun kırk yıl hatırı var...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)