Uzun yürüyüşlerin dağılan ayak izleri, rüzgarların yaprak koleksiyonuna karışarak dağ dağ yığılmış solo parçalarına katılıyor. Uyaklardan köşe bucak kaçınan pratisyen bir şairin el yazısına dönüşüyor notlarım, onlar da uçuşuyor. Daha birçok kırıntı, yuvarlanan taşlar, savrulan tohumlar, kırık dal parçaları, tasnif edilememiş polen envanteriyle birlikte üst üste birikiyor. Yön değiştirecek ya da şelale nispetinde bir yükseklikten kendini bırakacak köşe taşları yığılmalarının oluşturduğu bu cinas dolu adacıklar olmasa böyle dinlenecek yerlerim olmazdı. Bazısı sadece bir kaya, bazısı derme çattığım barakalar işte. Birbirine kenetlenerek kaskatı kütükleşmiş major soloların, hırçın akıntılarda yuvarlana yuvarlana üzerleri zımparalanarak kıyısına vurduğu bu deltalarda, nefes alışlar cilalı düş devrini gayretle sürdürüyor.
30 Temmuz 2023
01 Temmuz 2023
Bahardan Yaza Yonga
Başından itibaren uzayıp giden yollara yuvarlanmış çakıl taşları gibiyken uzayan gölgelerimizin eşliğine de şahidiz. Uçuşan görüntülerin içinde yol alan damlalardan süzülen güneş, kadim yamaçların boz yeşil derinliklerine tayflarını uzatıp duruyor bir nefes. Baharın tüm gücünü sergileyip doruğa geçtiği enlemlerde her şey bir yol fazla boylanmış. Yürümeye kalksak adımlarımız bohçadan taşacak. Günbatımlarına ters ışıktan gölgeli adaları kendilerini suyla çeviriyormuş gibi. Uzak manzaraların bekleyen defterlerinde hikayelenen, güneşi, denizlere mürekkep seyir defterleri bunlar. Kumda el izlerimiz göğe sallanıyor, üzerinden sular çekiliyor feromon izlerimiz boyunca.
05 Mayıs 2023
Dandelion gölgeleri...
Bazı soloların sonu yoktu, bunu konuşmuştuk. Yollar boyunca rastlanılan ve toplanan solo kırıntılarında, onlardan bir parçaya hiç rastlanmaz ama bitmeyen yankılarının varlığıyla hiçliğin içinde kıpırdanır dururlar. Daha gençliğinin bahar kuvvetinde uzaklara dalmayı yeğleyenler bu kıpırtıların rüzgarına yelken dikmeyi çok erken öğrenirler. İçine düştüğümüz zaman sarmalının da, bir anı bohçası olarak kendisini bizimle birlikte dokuduğunu anlamak da öyle... Yollar boyunca yılların rüzgarlarında savrulup giden konuşma parçaları ve tökezlemiş soloların toplayıcılığında yorulduğumda, durağanlığın kayalıklarına yaslanarak bu sololarla dinleniyor ve bu amatör arkeolojiyle ilgileniyordum. Konuşmalar, tınılar, yaşanması gerçekleştirilen imgeler ve biraz da pratisyen şairlik işte. O zamanlardan şimdiye doğru akışın içinde sadece izlerimiz kalıyor değil mi? İzlerimiz ve şu koruyabildiğimiz kum fırtınazedelerimiz; silinmeye namzet dandelion gölgeleri...
04 Nisan 2023
Airborn / NİSAN’dığım Mi majör
Geçmişe doğru uzanan, sonu bulanıklaşan yollar boyunca uçuşan solo parçalarıyla uğraşıp duruyorum. Onları toplayıp tamir ettiğim oktav defterlerimde geçmiş notaların da izleri var. Gören, şifreli alfabeler kullandığımı sanır oysa kendi arpejlerini tamamlamayı bekleyen karalamardan ibaret. Kırılmış ve kendini zedeleyen soloları tasnif edip uç uca yapıştırırken yaşananların anılaşan granitlere dönüşmüş izlerini defterlere ve oradan şimdiye çekmek, anıların oldukları yerde filizlenen bütünlüğünü baltalamak olacaktı. O nedenle derin kılcal damarlı bu taşlaşmaları izlemekle yetiniyorum. Üzerinde düşündükçe eski hanedanların manzaraları gibi ufka doğru uzanan bir enginlik bu. Hipokampuslarda derin sessizlikler büyüten iç çekişler denizi.
Tarif etmeye kalksam sanki dağılarak rüzgara karışacak; bütün uğraklarım, giryezar köşelerim tarumar olacak. O yüzden, yaşanmışlıkların frekans sütunlarını incitmeden, uçlarını birleştirdiğim devasa bir soloyu buranın hatırasına yavaşça bırakıyorum. Airborn…
05 Mart 2023
MART’ıları uzaklara uçan
Giderken derin izleriyle, sesi çıkmadı
Bir su ver demeye sözü,
Bir doktora da lüzumu kalmadı.
Dün geldi, dün dünyayı terk etti
ve bugün dünyaya gömüldü.
Kendi gitti, kendi kaldı...
Mehmet'e... - 02.07.1977 - 04.03.2023
28 Şubat 2023
ŞUBATışları...
"Tüm hakimiyet elimizde değildi, olamazdı, zaten bunu istemezdik de... Bu yüzden bu yolculukların, çok az bir kısmı önceden tasarlanıyordu."
Batışa doğru ilerleyen, majörleri tükenmiş sandalının yelken rüzgarına veda ediyorum.
İçinde hep hatırlanacak seyir defterindeki minör hatıralarımız dalgalarla yeksan olurken.
24 Şubat 2023
ŞUBATışları güneşin...
Dört yılda bir yirmi dokuz gün çeken Şubat Ayı, 6 çekti bu sene!
Sonraki günler de o günün üzerine öylece yığıldı kaldı.
Geriye; acılar, sorular ve yüzler kaldı!
30 Ocak 2023
Pentatonik Üzüm
Soloların hatıra olanları, en yıpranmışlarıdır.
Uzun soluklarındaki yırtıklarından,
Acıyan pentatonik çıkışlar fışkırırcasına sızmaktadır.
Her biri başka şarkıdır onların,
Kendi cenazesine ninniler söyleyen.
Elinden tutmasan yolda kalacak,
Rüzgarların yaprak koleksiyonuna kendini katacak.
Hadi nazikçe oturalım kayaları incitmeden,
Ekmek, üzüm, sen ve ben...
22.01.23
19 Ocak 2023
Burnu Toz
Ateşin dik açıları çoktan eğildi diye coşkunluk beklediğimiz bulutlar, hala lodoslarla savaşıyor da savaşıyor. Tekrarıyla bekletiyor asılı yaprakları, gölgelerine takılan plak iğneleri; ısınıyor da ısınıyor. Ne zaman ateş bassa parmaklarıma kadar, hep aynadaki ağacımın kolları titrer. Serin poyrazların doğacağı yeni ekinoksun güneşleri gelmesine geldi ya poyrazlar inatla doğmuyor... Mevsimi tanımlayamayan yaya ayaklarım fişek gibi kendi gölgesine çarpa çarpa ilerlerken, burnumdan zihnime dolan sahra, ateş tabanlığıma bakıyor. Elbette hala uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor.