28 Şubat 2021
27 Ocak 2021
Baktık baktık baktık...
Moving on • Photo Art ► @daniel_serva ► https://www.instagram.com/daniel_serva/
18 Ocak 2021
İri sololar...
30 Aralık 2020
"Duygular Arası Geleneksel Sessizlik Haftası"
Herkes yerini aldı. Kalakalışların sessizliklerine öncelik verdim. Onları bu yerleşme sürecinde ayakta bekletemezdim. Sunabildiğim en konforlu en içbükey durağanlık koltuklarındalar artık. Vedalaşamadan kaybolmaların ardında kalan düşüncelerin sessizlikleri ile vedalaşmanın ardından baş veren, taşları çatlatırcasına büyüyen o buruşuk çiçeğin sessizliği de buradalar. Diğerinin gidişinin ardından bakakalış sessizliği de hemen yanında yerini aldı; öyle nazikti ki yerleşmesi. Akıp giden zamanın içinde kendisini de nereye götürdüğünü hüzünle hisseden düşüncelerin derin sessizlikleriyle, yanında sevdiği ve sıcaklığında buluşan bakışların ardında yeşeren bahçelerin dingin sessizleri de yine yan yana teşrif ettiler ki onlar en erken gelenlerdi, sağ olsunlar.
Peter Green - Apostle
Japhlet Bire Atlas - Comptine D'un Autre Ete: L'apres Midi
Mark Lanegan - One Way Street
Trevor Green - The Must Be the Place
Husky Rescue - New Light Tomorrow
Hedonutopia - Çöl
Rival Sons - Destination On Course
To Leave - Shamrain
Geoffrey Oryema - The River
Sathya & Liliana - Gayatri Mantra
Hope Sandoval - Liquid Lady
Israel Nash - Rain Plans
25 Aralık 2020
Kibiriti de suyu da...
En küçük yolculuklara bile değil, kıpırtılarına bile aynı şekilde kriz denildi. Anlatmayı çoktan bırakmışlığına da birkaç tanım eklediler. Döke saça yürüttüğün kelimelerini de o sahtekar şefkatleriyle derdest edip koltuk altına iliştirdiler. Uzaktan koltuklarının kabardığını söylediler, doğru değildi. Duyurabildiğin duruşlarına çözümler sunduklarını iddia ettiklerinde, sen sorunun, üzerinde bir yerde ya da sağında solunda dışarıdan bulaşmış bir lekede olacağını düşünürken çözümler hazırdı: alt başlıkları bile olmayan birkaç cümle... Boğazlarına kadar gömüldükleri günlük konuşma parçalarının cilalı dünyalarından gelen seslerle kendilerince büyük anlamları muştuluyorlardı. Sığ karmaşalarında boğuladursunlar, biz çok yol aldık, izimizi kaybettirmişiz ya rahatımız ondan. Uzaktan teğet geçiyorlar giryezar manzaralarımıza dokunmadan. Kibrit suyunu dibine kadar boşalttık son kalan duvarlarından. Sanki tınısı geliyor artık içedönük sahillerin. Gölgemizin ayak dirediği yerlere el sallıyoruz daha yakından.
23 Aralık 2020
Dipnota derin notlar
Kazılarıma ara vermişsem bu, tünel ağzını kapatıp gittiğim anlamına gelmez, başka anlamlara gelir. Tünel duvarlarındaki çiçeklerin suyuna bakmaya geldim, gözyaşından rutubetli yapraklarda hala nem var. Derin öteleme bahçelerine ulaştığımda, temizleyerek kenara bıraktığım birkaç alet ve kısa notlar da yerinde duruyor. Çok uzun bir zaman geçmedi diye düşünen zihnin içinden devranlar büyüyerek geçiyor. Topladığım soloları tasnif etmeye daha çok vakit ayırdığımın farkındayım. Farkında olmadığım esleri de düzenliyorum; soloya dahil olduklarını, daha bu yol olgunlaşmadan önce öğrenmiştim. Işıksız sokağın dönemecinde rastladığım geniş hikayenin peşini bırakmadığım buradan anlaşılabilir. Çünkü hikayenin uç verdiği her şeye yollar, yolların buluştuğu koltuklar, küçük köşe başları, büyük seyir terasları, sahil izleri, sakin patikalar düğümlüyorum ve topladığım soloların en nazik olanlarıyla hikayelere alt yazılar ekliyorum.
13 Kasım 2020
Amerikan Bozlağı...
Kendi akıl dışılıklarını normalleştirerek oluşturdukları uyduruk bir akli dengeyi, o eski iç hesaplaşmalardan üstün tutanların çağında yol kenarlarından soloları toplamayı sürdürüyorsam hala hayattayım demektir. Reminörler benim özelimdir o konuda pek konuşasım yok belki yazasım olur bilmiyorum. Oturup burada bir solonun iç bükey hüzün heyelanlarını duymaya çalışıyorum, "biraz sessizlik lütfen" diye duyuracağım kimseyi göremedim ama bir ara ne gürültü vardı be! Pis bir kalabalığın karman çorman seslerinden nihayet kurtulup da yine bu kıyılara vardım. İlerideki tepelere uzanan yollarda, aşağı doğu dökülen çakıl taşları gibi araç trafiğini hala görüyorum ama sesleri uzakta. Bulduğum sükun çağrışımlı kenarlarda sololar daha da netleşiyor, çok daha belirgin oluyor yaprakları. Taç yapraklarını bile buluyorum bazen. Şimdi şöyle oturup biraz dinlensem iyi olacak, dinlenirken de ritimleri henüz kırılıp dökülmemiş şunu dinlerken, notumu düşeyim ki ben buna Amerikan Bozlağı diyorum. The Number of the Beast'i de bozlak dinlemek varmış. Sağ ol Shawn James...
10 Kasım 2020
Hurdalık
Bu öyküm, Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi'nin Kasım #134. sayısında yayımlanmıştır.
Düşler ve düşüncelerin derinliklerinde yüzen sakin bir ada gibi görünen aklınızın derin dehlizlerinden sesler getirmişçesine durmuşsam ve şimdi burada bir anlatıcı durumundaysam; size, görmüş, yaşamış ya da belki yaşamakta olduğum bir bahçe kenarından, o ışıksız sokağın dönemecinde vardığım geniş bir hikâyeden, kısa bir zaman önce denize doğru giden patikada karşılaştığım muazzam hüzün heyelanından ya da görkemler düşleyip bunu büyüten bir ânımın zamansız gölgeler arasında dalgalanan yumuşak süzülüşünden bahsederek aslında sizin de zamanınızı boşa harcayacak olabilirim.
“Konuşarak ya da okuryazarlıkla yapılan sohbet; anlatıcının zihnindekilerinin kendisinde oluşturduğu ifadelerin dışa vurumunu karşı tarafa aktarmasıyla dinleyicide alacağı ifadeyi görme çabası ve ardından dinleyicinin de bu anlatıcının anlattıklarının kendisinde oluşan anlamları görmesini gözlemleme çabasıyla olmalıdır ve sohbet için her zaman kelimeler kullanılmaz.” Diye düşündüğümden; belki, beni kendi sessizliğinizle dinlemenizin devamını sağlayabilmek ve biraz da olsa anlattıklarımın yüzlerinizde şekil alacağı ifadeleri, bir bakıma oluşacağı anlamları hissedebilmek için bu anlatımıma sizlerin de hoşuna gidebilecek birtakım ayrıntılar ekleyip, hikâyenin çoğalacak olan bir ucunu da size değdirip, kendinizden bir şeyler bulmanıza; mesela keyif, huzur ya da ihtiraslı bir kasvet görebileceğiniz durumlara yöneltip, sözlerime karşı alakanızı da artırmaya çalışabilirim.
Ama o zaman, bütün bu anlatmakta olduklarımın,