Labels

Defterî (44) Edebî (49) Fotoğraf (13) Grafik (29) Însan (40) Malûmat (7) Mûzik (70) Tasarınâme (9)

26 Aralık 2023

KIŞ EPİGRAFI

Safiyane Kışın Senkop Yankısının Yankısı
https://serdivence.blogspot.com/2022/12/safiyane-ksn-senkop-yanks.html













Yaprakların uçuşmasına çizdiği geometrileri izlerken, dönenceleriyle yaklaşarak kulağa eğilip susuyormuş gibi görünen bulutlarla o büyük uğultulu solosuna başladığında içedönük bir inisiyatifler galerisidir; iç içe geçirilmiş çerçevesiz tablolarında biçimlenen natürmort görüntülerindeki izlenimciliğin fırça izlerine gizlenen durağanlığıyla zamanı anlatır.

Bahar; ilki ve sonu değişen heybeler yüklenen hırkalı bir eşektir. Kıştan kalma tomurcukları yüklendiği bohçalardan filizler fışkırarak cemre yollarına düşerken “ilk” olur adı. Yazdan kalma çıldırmış yaprakları istif istif sırtlanarak sarışın patikalar çizdiği rüzgarlı yollardaki toynak izlerine notalar düşürürken ise son. Kulakları rüzgara dikilmiş, uzayan gölgelerin azimli bir kervan öncüsüdür, gözleri anlatır.

Kış uykusunu kurgulayan yaz, taç yapraklarının renkli cümbüşüyle gevşemeye geçerken onu anlatır: Kış, milyonlarca tomurcuğu örtülerinin altındaki bekleme salonlarında emzirirken, içine kapanan yazı da kuytusuna çağıran, nice floradan topladığı tüm kıpırtılarla tüylerini kabartan keseli bir memelidir. 

Uzak yüksekliklerde sezilen görüntüsüne dağları sığdırır, yamaçlarına yaz gelse de zirvelerinden aşağı doğru ince ince yayılan beyaz hikayeleri barındırır. Düşlerin tek gerçeklik olduğunu düşünen zihinlere, teorik ressamlara, pratisyen şairlere, uzamsal heykeltıraşlara esindir, duygular arası hüzün dalga boylarının davetkar titreşimlerini anlatır.

Harlı sobanın gözünden duvara yansıyan parlak alevlerin mat gölgeler haline dönüşen çıtırtılı kıpırtılarına, üzerindeki demliğin kendine özgü saatinin tıkırtılarının eşlik ettiği kızarmış ekmek kokusu ve hatıralarının aharlanmış kağıtlara not edileceği olası geçmişlerin zihinde çınlayan yankılarıyla da varlığını anlatır: Sadece ona bakan pencere kenarlarında günlüğünü tutan gergefler için sicim kuramları geliştiren bir nakış ambarıdır. Çemberi açılınca, nadir rüyalara örtü olacak senaryosuna başlamadan önce, üzerindeki yoğun buğulardan sökün edip aşağılara doğru irileşerek süzülen duygu heyelanlarının jeneriğiyle başlar. Onların her biri, pervazlarda nakaratlanan notalardan büyüyen ayrı sololardır. 

Kendisine açılan her pencere; ıslak yaprak kokusunu uzay ve zamana yayarak sunuşa başlayan, dinleme ve gözlem noktaları sürekli yer değiştiren sesli ve ışıklı bir elementler tablosuna dönüşerek büyüyen, uzun denklemlerini su sızıntıları ve ince dumanlarıyla tasvir eden bir boyut semineridir. Giryezar manzaralarının girizgahındadır.

Kuruyan yaprakların kılcal sololarıyla, olasılıklar senfonisidir, sololarını toplamadan durmaya niyetim yok. Yaprak ve akıntıların yönleriyle, lirik bir topografının içinde yazdan kalma yürüyüşlerin ateş tabanlıktan kalan izlerinin üzerine serin, beyaz hipotenüslü çiçek izleriyle simetrik soneler yazarken, gökyüzüne uzanan çıplak dallarıyla derinlerde zonklayan köklerin nabzını anlata anlata gizlenen bütün patikaların varlığını hissettiren yollara düşmemi usanmadan hatırlatır. 

Eski çimenlerin aroma verdiği yağışları anlatan hava
Evrilen çiğler ve kırağılarla gözlere solo çalan su
Doğduğu yüzeyine uzun uykuya yattığı toprak
Eski yolların devinimini taşıyan iç ısıtan ateş

Her biri kendi solosunu macunlayan başka şarkıdır onların, armonik çıkışlarına başlayınca anlatacaktır.

Duygular arası adımlar için oktavlar

Minor Majority - The Dark Half
Robert Plant - Darkness Darkness
Patti Smith - China Bird
Elliott And The Untouchables - Hom To You
Birch Book- Werewolf's Eyes
Paal Flaata - Don't You Walk Away
Sivert Hoyem, Marie Munroe - My Thieving Heart
The Dolly Rocker Movement - The Ecstacy Once Told
Empyrium - Where at Night the Wood Grouse Plays
Mondo Drag - Rising Omen
Sofa Surfers, Mani Obeya - Out, Damn Light
Soulsavers - Longest Day
Geoffrey Oryema - The River
Andy Williams - The Exodus Song
Cem Karaca - Nem Kaldı

29 Kasım 2023

KARYONGA

Uçuşan yaprakların nakışları daha sürmekteyken, bulutlar kar cinasları örmeye başladı. Sonbaharı derdest ederek uzak yamaçlardaki kulübelerin, barakaların içine dolduruyor. Yaprakları göz ardı etmeden (her birinin akıntıya kapılan soloları var), beyaz örgülerin de hepsine katılma isteğim; düşüncelerimi süvarileştiriyor. Ateş taban yürüdüğüm yolları bırakacak değilim, onları da katıyorum kuşbakışı hizalamalarıma. Doğadan nemalanmayan felsefenin natürmort çeşme başlarındaki molalarda yerlere dökülmüş donuk sololar bile rüzgara katılmış gidiyor. Pratisyen şairlik, bu yolculuktan daha ağır ilerliyor. Bu şiirin ise yüzü buruşmuş, kendine ayakta duracak ağaç arıyor. Kendinden geçmiş ama ser'i elinde tutuyor.

30 Ekim 2023

Uçuşan Sololarda

Rüzgârların yaprak koleksiyonu sadece izlemeye değerdir. Akışına bırakarak izlemeye...
Tasnif düzenini kavramaya çalışmak için paralel bir hayat gerektiğini, uçuşan gölgelerinden sızan şiirlerden anlarsın. Hiç kafiye aramamak gerektiği de ihtiyarladıkça öğreniliyor.

Uçuşan yapraklara, yeni dönencesiyle eğilerek selam veren güneşin aydınlığına kapılmış uçuşan kelebekler karışırken, akşama doğru buna göç öncesi giderayak kırlangıçlar katılır. Lodosun asansörüne binmiş martıların Jonathan'ı hatırladıkları her hallerinden belli. Çalılardaki kara tavuklar ise gözden kaçırdığım soloları belirliyor. Toplamaya devam ediyorum, bırakmaya niyetim yok. Şu sonbahar, kendine özgü olmayan bu durağanlığından bir anda tavrı değişerek çıkacak, bu her an olabilir. Tırmanan taban izlerimle patikalarda ilerliyorum. Böğürtlen çalılarının arasına, eski zamanlardan bir maral çok çatallı boynuzlarının gölgesiyle imzalar düşürüyor. Ormanda derin düşüncelere dalmış bir Blues gamı uzaklara kadar yankılanıyor.

Aklıma eski karalanmış bir notun son kısmı geliyor: "Anından sonrası görünmeyen siyahi yolun hiçli çehresinin içe uzanan dehliz geçidi karanlığının tam ortasında bir adım!; derinliğe meylediyor."

30 Eylül 2023

Fener Bekçisi: Lümen Notları

Gök gürültüsü seslerinden bulutların şekillerini çizdiğim sayfalar birikirken ben artık asla bir deniz feneri bekçisi olamayacağım. Geçmişteki girişimlerim insan umarsızlığına kurban gitti hep.  Dalgalara veda etmeye niyeti olmayan gençliğin gölgeleri istekliydi ama tüm başvurularım dosyaların altına gömüldü gitti yıllarca. Şimdilerde ise artık bu meslek modern tekniklerle yok edildi; fener evleri duruyor olsa da, onlar artık eski hikayelerdeki gecelerin uzak sisli kayalıklarında terk edilmiş bir yıldız nabzı gibi yanıp sönüyorlar sadece. O yüzden, ölene kadar asla bir deniz feneri bekçisi olamayacağımı anlamam uzun sürmedi ama yine de bunu kabullenmedim. Öğrenilmiş ama reddedilmiş bu çaresizlikle zaman içinde kapısına dayanıp da binbir zorlu uğraş ve formaliteden sonra birkaç zaman önce nihayet kendimi kabul ettirdiğim güneş feneri bekçiliği yapıyorum. Benden başka çalışan olmadığı için işim “gezici bekçiliğe” dönüşmüş olsa da bunu sürdürmeye devam edeceğimi sanıyorum. Çünkü bu konuda düz değil dairesel bir döngü, sürekli aynı noktalara uğrayarak tamamlanan bir döngü ile kendini yenileyen bir yolculuk içindeyim. Bu döngü, kendi içinde barındırdığı iç döngülerle birlikte kendi mekanizmasını beslerken, döngü dışında sürdürdüğüm değişken yollara ateş taban kalkıştığım solo toplayıcılığımı da sürdürebiliyorum.  Rüzgarlı ya da engebeli yollarda olmak zaman zaman yorucu olsa da, sonunda gidip güneş feneri evlerinde dinleniyor ve topladığım solo kırıntılarını oralarda istif ve tasnif ediyor ve gün doğumu, gün batımlarının iç seslerini kaydetmeye, ekinoks günlüklerimi tutmaya devam ediyorum. Uzaklardan da olsa her birinin merdivenlerinden ya da küçük balkonlarından uzak yollara, deniz ya da bulutlara bakabiliyorum. Raflar, çekmeceler ve sandıklar dolusu solo parçaları, bir yığın başka yazılar ve karalamalar, el sallayabildiğim dürbünler, en çok atak davulcularını dinlediğim ses aynaları, gelecek alışkanlıklarım için bir usturlap ve heyecan sensörlü teleskobum da var. Bugün babamın yaş günü için uzaklardan ona el salladım hatta müzikli bir kartpostal yolladım. İki gündür dolunay, bütün kıyıları kim bilir kaç lümen aydınlatıyor?

07 Eylül 2023

Adımlar için nazik bir lütuf

Yol boyunca sesler çocukluğumdan peşim sıra büyümüş sinestezik notlarıma karışıyor. 

Rüzgarların yapraklarla çıkış yaptığı sololar da at kuyruğundan yaylardı. 

Bu yayların armonik yükselişleriyle yaprakların da savrulmaya başladığı armağan edilmiş güz yollarına varmanın majör hisleriyle müteşekkir bir adım daha atıyorum. 

Bahşedilmiş patikalardan içerilere doğru sakınılmış bahçelerde salınan dallar incirlerini emzirirken.

https://youtu.be/f7owTrlWacs?si=EYJPCaslt_VX-ROG

28 Ağustos 2023

Böğürtlen mürekkebi

Kime anlatsam inanmaz, kendim de şüpheyle dinledim içimden geçenleri. Şuraya not düşeyim, belki zamanla şüphelerim azalır;
Kendini tarif etmeye mecali yok ne zamandır biliyorum, şimdi ise ağzı dili kuruyor bu sene Ağustos'un.
Karbonhidrat taneleri dallarında pişerken, uzayan yolların titrek görüntüsüne böğürtlen mürekkebi gibi bulaşmış dağılıp duruyorum. Topladığım sololar kendinden geçen arpejlere dönüşerek ceplerimden, çantamdan damla damla sızarken, espasları genişliyor. Esintiler, kılavuzluk etmeyi bırakıp ağaç altlarında bayılırcasına kendini yığmış, öylece aroma dallarının altından bana dik dik bakıyor. Meyveler, dikenler ve yapraklar zor nefes beni izlerken onları görmezden gelmem mümkün değil. Algı kapılarımı çalmaya emek veren hiçbir kıpırtı, kapımda tahtaboşa kalmamalı. Böyle yamaçlı, dolambaçlı ve kendinden düğümlü adresleri arasında not edilecek şeyler de barındıran bu yolculuklar sırasında, sık ziyaretlerimle nasiplendiğim şu zamanlarda oldu bu: 

Her adımımda ayaklarıma mıknatıslanan, çöl-çakıl yüzücüsü gölgem benimle bunca yıllık eş zamanlılığı bir an reddetti. Kollarım iki yanda ateş taban ilerlediğim yolda, sağ kolumun gölgesi neredeyse dik açıyla kalkıp bana bir anda diğer yönü işaret etti. Aklımdan akıp geçen uzun soloyu sert bir esle durdurdu tabii. Ama durup inceleyecek bir somut taş değildi bu, yok öyle bir deklanşör! O bunu yaptı, gölgeler yalan söyleyebilir mi? Solonun durması, görmezden gelmemi de tümüyle engelledi. İnkar edecek kadar da küstah olmam mümkün değildi. O an o yöne yönelmemi sadece hızlı adımlarımın içinde bulunduğu merkezkaç kuvveti biraz yavaşlattı ama engelleyemedi. O gün bu gündür, o diğer yönlerden ilerleyip duruyorum. İlerledikçe uzaklarda bir yerlerde bilemediğim ama yakından tanıyacağım birtakım kıpırtıların nabızlarının sesleri artarak yaklaşıyor, duyuyorum.

30 Temmuz 2023

Deltalar

Uzun yürüyüşlerin dağılan ayak izleri, rüzgarların yaprak koleksiyonuna karışarak dağ dağ yığılmış solo parçalarına katılıyor. Uyaklardan köşe bucak kaçınan pratisyen bir şairin el yazısına dönüşüyor notlarım, onlar da uçuşuyor. Daha birçok kırıntı, yuvarlanan taşlar, savrulan tohumlar, kırık dal parçaları, tasnif edilememiş polen envanteriyle birlikte üst üste birikiyor. Yön değiştirecek ya da şelale nispetinde bir yükseklikten kendini bırakacak köşe taşları yığılmalarının oluşturduğu bu cinas dolu adacıklar olmasa böyle dinlenecek yerlerim olmazdı. Bazısı sadece bir kaya, bazısı derme çattığım barakalar işte. Birbirine kenetlenerek kaskatı kütükleşmiş major soloların, hırçın akıntılarda yuvarlana yuvarlana üzerleri zımparalanarak kıyısına vurduğu bu deltalarda, nefes alışlar cilalı düş devrini gayretle sürdürüyor. 

01 Temmuz 2023

Bahardan Yaza Yonga

Başından itibaren uzayıp giden yollara yuvarlanmış çakıl taşları gibiyken uzayan gölgelerimizin eşliğine de şahidiz. Uçuşan görüntülerin içinde yol alan damlalardan süzülen güneş, kadim yamaçların boz yeşil derinliklerine tayflarını uzatıp duruyor bir nefes. Baharın tüm gücünü sergileyip doruğa geçtiği enlemlerde her şey bir yol fazla boylanmış. Yürümeye kalksak adımlarımız bohçadan taşacak. Günbatımlarına ters ışıktan gölgeli adaları kendilerini suyla çeviriyormuş gibi. Uzak manzaraların bekleyen defterlerinde hikayelenen, güneşi, denizlere mürekkep seyir defterleri bunlar. Kumda el izlerimiz göğe sallanıyor, üzerinden sular çekiliyor feromon izlerimiz boyunca. 

05 Mayıs 2023

Dandelion gölgeleri...

 Bazı soloların sonu yoktu, bunu konuşmuştuk. Yollar boyunca rastlanılan ve toplanan solo kırıntılarında, onlardan bir parçaya hiç rastlanmaz ama bitmeyen yankılarının varlığıyla hiçliğin içinde kıpırdanır dururlar. Daha gençliğinin bahar kuvvetinde uzaklara dalmayı yeğleyenler bu kıpırtıların rüzgarına yelken dikmeyi çok erken öğrenirler. İçine düştüğümüz zaman sarmalının da, bir anı bohçası olarak kendisini bizimle birlikte dokuduğunu anlamak da öyle... Yollar boyunca yılların rüzgarlarında savrulup giden konuşma parçaları ve tökezlemiş soloların toplayıcılığında yorulduğumda, durağanlığın kayalıklarına yaslanarak bu sololarla dinleniyor ve bu amatör arkeolojiyle ilgileniyordum. Konuşmalar, tınılar, yaşanması gerçekleştirilen imgeler ve biraz da pratisyen şairlik işte. O zamanlardan şimdiye doğru akışın içinde sadece izlerimiz kalıyor değil mi? İzlerimiz ve şu koruyabildiğimiz kum fırtınazedelerimiz; silinmeye namzet dandelion gölgeleri...

04 Nisan 2023

Airborn / NİSAN’dığım Mi majör

 Geçmişe doğru uzanan, sonu bulanıklaşan yollar boyunca uçuşan solo parçalarıyla uğraşıp duruyorum. Onları toplayıp tamir ettiğim oktav defterlerimde geçmiş notaların da izleri var. Gören, şifreli alfabeler kullandığımı sanır oysa kendi arpejlerini tamamlamayı bekleyen karalamardan ibaret. Kırılmış ve kendini zedeleyen soloları tasnif edip uç uca yapıştırırken yaşananların anılaşan granitlere dönüşmüş izlerini defterlere ve oradan şimdiye çekmek, anıların oldukları yerde filizlenen bütünlüğünü baltalamak olacaktı. O nedenle derin kılcal damarlı bu taşlaşmaları izlemekle yetiniyorum. Üzerinde düşündükçe eski hanedanların manzaraları gibi ufka doğru uzanan bir enginlik bu. Hipokampuslarda derin sessizlikler büyüten iç çekişler denizi. 

Tarif etmeye kalksam sanki dağılarak rüzgara karışacak; bütün uğraklarım, giryezar köşelerim tarumar olacak. O yüzden, yaşanmışlıkların frekans sütunlarını incitmeden,  uçlarını birleştirdiğim devasa bir soloyu buranın hatırasına yavaşça bırakıyorum. Airborn…

05 Mart 2023

MART’ıları uzaklara uçan

Giderken derin izleriyle, sesi çıkmadı

Bir su ver demeye sözü,

Bir doktora da lüzumu kalmadı. 

Dün geldi, dün dünyayı terk etti

ve bugün dünyaya gömüldü. 

Kendi gitti, kendi kaldı...

Mehmet'e...  - 02.07.1977 - 04.03.2023


28 Şubat 2023

ŞUBATışları...

 "Tüm hakimiyet elimizde değildi, olamazdı, zaten bunu istemezdik de... Bu yüzden bu yolculukların, çok az bir kısmı önceden tasarlanıyordu."
Batışa doğru ilerleyen, majörleri tükenmiş sandalının yelken rüzgarına veda ediyorum.
İçinde hep hatırlanacak seyir defterindeki minör hatıralarımız dalgalarla yeksan olurken. 

24 Şubat 2023

ŞUBATışları güneşin...

Dört yılda bir yirmi dokuz gün çeken Şubat Ayı, 6 çekti bu sene!
Sonraki günler de o günün üzerine öylece yığıldı kaldı.
Geriye; acılar, sorular ve yüzler kaldı!

30 Ocak 2023

Pentatonik Üzüm

Soloların hatıra olanları, en yıpranmışlarıdır.

Uzun soluklarındaki yırtıklarından,

Acıyan pentatonik çıkışlar fışkırırcasına sızmaktadır.

Her biri başka şarkıdır onların, 

Kendi cenazesine ninniler söyleyen.

Elinden tutmasan yolda kalacak,

Rüzgarların yaprak koleksiyonuna kendini katacak.

Hadi nazikçe oturalım kayaları incitmeden,

Ekmek, üzüm, sen ve ben...

22.01.23

19 Ocak 2023

Burnu Toz

Ateşin dik açıları çoktan eğildi diye coşkunluk beklediğimiz bulutlar, hala lodoslarla savaşıyor da savaşıyor. Tekrarıyla bekletiyor asılı yaprakları, gölgelerine takılan plak iğneleri; ısınıyor da ısınıyor. Ne zaman ateş bassa parmaklarıma kadar, hep aynadaki ağacımın kolları titrer. Serin poyrazların doğacağı yeni ekinoksun güneşleri gelmesine geldi ya poyrazlar inatla doğmuyor... Mevsimi tanımlayamayan yaya ayaklarım fişek gibi kendi gölgesine çarpa çarpa ilerlerken, burnumdan zihnime dolan sahra, ateş tabanlığıma bakıyor. Elbette hala uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor. 

Girizgahı böyle yaptık

Prangası minör, çekici majör olsun.